Muaz b. Cebel (r.a.) diyor ki: Dedim ki, Ya Rasulallâh! Allah
Teâlâ’nın en çok sevdiği ameli bana bildirir misin? O da bana: “Dilinde
Allah telayı zikretmenin ıslaklığı varken ölmendir.”
Ölümü
yattığı odayı değiştirmek gibi algılayan ölümsüz adamlar her halde bunu
hedeflemiş olan adamlardır. Onların
yakmış olduğu meşaleler bu günün insanını aydınlatmaya devam ediyor. Onlar her
biri bir çığır açıp geçtiler. Onla ki görevlerini savdılar. Şimdi nöbet seninle
bize kaldı.
İyiyi,
güzeli, aşkı, sevdayı, sevgiyi, muhabbeti, zikredeceğimiz kaliteli insanlar,
yarının dünyasını inşa edecekler. Fenayı değil;
bekayı hedef bilen insanlar, yarının dünyasını inşa edecekler. Çünkü bu
insanlar, işlerini zikir bilen insanlardır. İşleri zikir olan insanın yapıp
ettikleri de ibadet olur.
O ibadetlerin en büyüğü yeryüzünün imarıdır. O
imar ise arzın her karış toprağını islamla buluşturmak ve her insanı islamla
şereflendirmektir. Müslüman insan yıldız gibidir. Aydınlığın kaynağı
kendindendir. İmanından, Kur’anından ve İslamın ahlakından kaynaklanır. Ona
bakan insanlığa dair güzellikler görür. Etrafını bir kandil gibi aydınlatır.
Tebessümle selam verir, tebessümle selam alır. İhtiyaç anında kardeşinin imdadına
yetişir ona rahmet olarak yağar.
Kimi
kimsesi olmayanın en samimi dostu müslüman insandır. Aynı kaptan yemeği, aynı
sofra etrafında buluşmayı düğün ve bayram olarak kabul eder. Teravihlerde huzur
ve rahatlık bulur. Oruç onun için bir mektep niteliğindedir.
Sadece
kendini değil, dünyasını ve dünyasında ki tüm insanları mutlu görmek,
iyiliklerini görmek, onların yüzlerini güldürmek müslüman şahsın en büyük
gayesidir. Onun inancından cennet herkes
için olmalıdır. Cehennem herkes için tehlikeli ve sakınılması gereken yerdir.
Ramazan
okulunda okuyan müslüman açlığın ne olduğunu öğrenmiştir. Susuzluk bir bela
olduğunu öğrenmiş ve Afrika’da ki kardeşlerine su kuyusu açmanın ne kadar büyük
bir iyilik olduğunu anlamış ve öğrenmiştir. Açlık ve susuzluk içinde ki
müslüman kardeşlerinin derdini daha iyi kavramıştır. Bundan dolayı bu mektebin
öğrencileri bencillik hastalığından şifa bulmuşlardır. Artık cimri değillerdir.
Artık bencil değillerdir. Kardeşinin mutluluğu kendi mutluluğudur. Dünya
müsllümanları onun ahret kardeşleri ve cennet komşularıdır. Ahret kardeşlerinin
ve cennet komşularının halini düşünmek onun ana vazifelerindendir.
Dili
Kuran-ı kerimle, dili zikrullahla hem hal olan müslüman kalbiyle de yüce
yaratıcıyla irtibat halindedir. Kalbi, bulması gerekeni bulmuş, ulaşması
gereken makama ulaşmıştır. Artık eskisinden daha mutludur. Kendini bu âlemde
yalnız hissetmemektedir. Güven ve emân içindedir. Ne kabrin karanlık
dehlizlerinden ne de ahretin dolambaçlı yollarından endişe duymamaktadır. Çünkü
kılavuzu Kur’an olan, rehberi Hz. Mustafa olan neden endişelensin ki?
Kardeş! Bu ay senin için fırsat oldu. Şimdi
zikrini artır. Kendine bir virt edin. Rabbini bolca zikret. Bu aydan sana
kalacak olan odur.
Yorumlar kapalı.