Yol ve İnsan

Doğduğumuz günden itibaren yolcuyuz. Ama nereye doğru? Yeryüzüne gözlerimizi açtığımızdaki ilk durağımız, beşiğimiz ilk menzilimiz. Sonrasında emekleyerek devam eden bu yolculuk, yürümeye, koşmaya ve ardından hayata karışmaya dönüşür. İnsan yolcudur dedik. Ömrü, doğumla açılan kapıdan girip ölümle kapanan kapıdan çıkana dek uzanan bir yolcu. Kimi zaman taşlı, kimi zaman dümdüz, bazen karanlık tünellerle örülü, bazen çiçekli vadilerle bezeli… Ama nihayetinde herkesin yürüdüğü, bazılarının yönünü şaşırdığı, kimilerinin varmaya çalıştığı menzili olan bir yol.

Ancak yol, sadece ayakların bastığı taşlarla, asfaltlarla, topraklarla sınırlı değildir elbette. İnsanın iç dünyasında açılan patikalardan geçtiğimiz yollarımız da vardır hiç şüphesiz. Bazen düz ve güneşli, bazen sarp ve fırtınalı olsa da …

Her insanın istikameti de kendine hastır. Ancak kesişme noktaları bizi bir araya getirir. Yahut da sonsuza dek ayırır! İstasyonlarda birbirine sarılanlar da peronlarda gözyaşlarıyla ayrılanlar da aynı yolun yolcusudur. Yolculuk bir kaderdir. İradeniz takdir karşısında son bulur. Bu yüzden kimi zaman bir trenin penceresinden geride kalan kasabalar gibi insan da geçmişini izler. Bazen de bilmediği şehirlere vardığında yabancılık hissiyle yüzleşir. Yol, bize neyin kalıcı, neyin geçici olduğunu hatırlatır aslında. O serüven sadece mesafeleri aşmak değildir. Aynı zamanda insanın kendi içindeki yolları da keşfetmesidir. “Nefsini bilen, Rabbini bilir!” İnsan, kendi iç dünyasını anlamadan, dış dünyadaki doğru yolları bulamaz. Yusuf kuyudan çıkmadan Mısır’a hükümdar olmadı. Musa, Tur’a varmadan Firavun’a meydan okumadı. Yol, sabır ister. Her adım, bir imtihan. Her durak, bir öğreti ve bilinçlenmedir…

Yolcu kendine hedef belirlemelidir. Yoldan da yolcudan da maksat yaratılış sırrına ermek değil midir? Yapılan sefer ise dönüp dolaşıp seni kendine ulaştırmalıdır.  Eğer yol seni kendinden uzaklaştırıyorsa, o yol değil, sapma ile sonuçlanır. Ne de çok yol vardır insanın önünde! Para yolları, şöhret yolları, hırs yolları, benlik yolları… Bu yüzden yalnızca ayakların geçtiği yerlere değil, ruhun ulaşacağı hedeflere odaklanmalıyız. Bazı yollar insana yük olur, bazı yollar ise insanı yücelten basamaklara dönüşür. “İki günü eşit olan ziyandadır.” buyurur sevgili Efendimiz. Salat ve Selam üzerine olsun. Yolculuk devam ediyorsa, insan da kendinden hareketle Allaha doğru yol alabiliyorsa değiştiğini de görecektir. Yürüdükçe insan biraz daha büyür, biraz daha gelişir ve değişir. O kadar çok şey yaşar ki bu yolculukta. Gerçek anlam arayışında insanın varış noktası bitmez ta ki son sefere kadar…. Çünkü seni bu yola bir koyan vardır. Yolcuysan, yolda da yalnız değilsin. O seni hiçbir zaman yarı yolda bırakmayacak olandır. Beklemek, sabır göstermek ve yürümeye devam etmek lazım. Zira yol uzun ama menzili güzel…

Kişi yürüdükçe kendini tanır, yorgunluklarıyla, umutlarıyla, hayal kırıklıklarıyla yüzleşir. O halde yol, insanın kaçışı değil, varışı olmalıdır. Çünkü Her menzilin sonunda başka kapı açılır. Ya yeni bir başlangıç olur ya da bir vedanın son durağı…

Yol ve İnsan

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - casino siteleri - sms onay - likit - betleybet - wipbet - lotobet giriş adresi -
ukraynadanisman.com
- pusulabetdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - casino siteleri - sms onay - likit - betleybet - wipbet - lotobet giriş adresi -
ukraynadanisman.com
- pusulabet