Türk-Rus
ilişkilerinin Suriye üzerinden en üst gerilim noktasına ulaştığı bugünlerde
Ortadoğu’daki bir olguyu dikkatinize sunmak istiyorum. Bizler, gündelik hayata
yansıyan, televizyon ve gazetelerin ön plana çıkardığı olaylar üzerinden olup
biteni anlamaya çalışırken, açık kaynaklarda yer alan bazı küçük haberlerin
arka planını gözden kaçırıyoruz. Oysa o küçücük haberler, aslında Aysbergin
suyun yüzünde görülen kütlesi. Asıl devasa kütle ise, göremediğimiz
derinliklerde.
Burada
dikkatlerinize sunacağım tamamı açık kaynaklarda yer alan, ajans haberlerine
konu olan birkaç örnekle Ortadoğu’daki yaşanan kanlı hayatın kimleri
beslediğini; kimlerin kanla, kimlerin kandan beslendiğini ortaya koymaya
yetecektir. Bizler de onları bir zihin muhakemesinden geçirdiğimizde, bölge
insanının kanı üzerinden kazanılan rantı görürüz.
Anadolu
Ajansının 20.11.2015 tarihli haberinde, merkezi Londra’da bulunan “Silah
Ticareti Karşıtı Kampanya” (Campaign Against Arms Trade – CAAT) verilerinden
derlediği bilgilere göre İngiltere, 2010 Mayıs ayından bu yılın haziran ayına
kadar 5 yıllık dönemde tüm dünyaya yaklaşık 21 milyar sterlin seviyesinde silah
ihracatı gerçekleştirdi. İngiltere’nin bu süreçte toplam silah ihracatının yaklaşık
yüzde 40’ı Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine (MENA) yapıldı. Son beş yıllık
dönemde İngiltere’nin bölgesel gerilimin ve çatışmanın yoğun yaşandığı bu
bölgelere silah ihracatı 8,4 milyar sterlini buldu.
CAAT
Sözcüsü Andrew Smith, “İngiltere’nin dış politikasının merkezinde
gerçek bir iki yüzlülük var. Hükümet insan haklarından bahsediyor ama rutin bir
şekilde insan haklarını ihlal edenleri silahlandırıyor, savaş bölgelerine çok
sayıda silah satıyor. Savaş bölgelerinde silahların kontrolü diye bir şey
yoktur. Bu silahların sonunda nereye gideceği ve kimlerin bunları kullanacağı
konusunda hiçbir bilgimiz yok” endişelerini dile getirdi.
13
Kasım Cuma akşamı Paris’te yaşanan terör saldırısının ardından Fransa
Cumhurbaşkanı François Hollande’ın DAEŞ ile ‘savaş’ sözü vermesi ‘Savaşın
efendileri’ olarak bilinen savunma sanayinin devlerine saldırıyı takip
eden ilk iş gününde borsada ralli yaptırdı.
Silah
şirketlerinin piyasa değerleri 1 günde milyarlarca dolar artarken, savunma,
silah ve ordu alanında iş yapan büyük Amerikan firması Raytheon hisseleri yüzde
4.44 yükseldi. Raytheon’u savunma sektöründe dünyanın 4. büyük şirketi olan
Northrop Grumman izledi. Northrop Grumman’ın hisseleri yüzde 4.36 yükseldi.
ABD
ordusunun bel kemiği olarak bilinen Lockheed Martin’in hisseleri dün yüzde 3.52
değer kazanırken, Türk Hava Kuvvetleri’nin de kullandığı F-16 savaş uçaklarının
asıl üreticisi olan ABD devlerinden General Dynamics de günü yüzde 1.91 artıda
kapattı.
Fransız
askeri uçak üreticisi Honeywell Internationals yüzde 1.80 değer kazanırken,
United Technologies’in değeri sadece 1 günde 1.40 arttı.
Öte
yandan ilk iş gününde yüzde 3’e yakın primli seyreden Fransız savunma sanayii
şirketi Thales ikinci gün yüzde 1.82 artıda.
Özetlemek
gerekirse, “Kasa yine kazandı! Suriye’deki iç savaş ABD’li silah
şirketlerine yaradı!” dersek doğru bir tespit yapmış oluruz.
Uluslarası
silah ticaretinin en güncel alıverişi Suudi Arabistan’la ABD arasındaki 1,29
milyar dolarlık satışın onaylanması oldu. Geride bıraktığımız Kasım ayı ortalarında
ajanslara düşen küçücük bir haberin detaylarına göre, Amerika Birleşik
Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın, Suudi Arabistan’’a aralarında “akıllı
bomba” diye nitelenen mühimmatın da bulunduğu toplamda 19 bin bombadan oluşan
1,29 milyar değerinde silah satışını onayladığı bilgisi yer alıyor.
Suudi
Arabistan Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin “yürüttüğü farklı
operasyonlar sonucu azalan stoklarını ikmal edeceğini ve gelecek operasyonlar
için stok sağlayacağı” belirtilen satış açıklamasında, satılan
mühimmattan övgü ile bahsedilmesi, bir bakıma Amerikan silah şirketlerinin de
örtülü reklamı niteliğindeydi.
Sonuçta
yine “kasa kazanıyor”du..
Yorumlar kapalı.