YAŞLILARIMIZ VE BİZ-3-
Yaşlılarımıza gerekli ilgiyi göstermek bir kulluk borcudur. Nitekim Allah Tealâ Kur’an-ı Kerim’de anne babanın razı edilmesi üzerinde önemle durur. Yaşlısıyla genciyle barışık ve insanların birbirini sevdiği bir toplum oluşması için, anne babaya hürmet gösterilmesini kendisine kulluk edilmesiyle beraber zikreder ve şöyle buyurur:
“Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya da iyilik edin.” (Nisa, 36)
Dikkat edilirse Allah Tealâ bu ayette kendisine ibadet edilmesiyle anne babaya hizmet edilmesini, gönüllerinin hoş tutulmasını beraber zikretmektedir. Bu, anne babaya hürmete Allah’ın ne kadar önem verdiğini göstermektedir. Allah’a kullukla ebeveyne hizmet adeta eşit görülmektedir.
Başka bir ayette de aynı şeyi görmekteyiz. Yüce Yaratıcımız bu ayette şöyle buyurmaktadır:
“Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi, anne babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretmektedir. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘of’ bile deme; onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle. Onları kollayarak alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) merhamet et’ diyerek dua et.” (İsra, 23-4)
Burada da anne babaya iyilikle muamele edilmesi Allah’a kullukla beraber zikredilmektedir. Adeta Allah’a kulluk edildiği gibi ebeveyne hizmet edilmesi, bunda kusur edilmemesi istenmektedir. Hatta ihtiyarlamaları nedeniyle bir takım ihtiyaçlarını görememeleri, bazı şeylere tahammül edememeleri, yaşları ilerledikçe daha kırıcı olmaları karşısında bile hizmette kusur etmememizi istemekte, ‘of’ demeyi bile yasaklamaktadır.
Bu muhteşem ahlâk tavsiyesi hem yüce dinimizin büyüklüğünü göstermekte, hem de başta aile olmak üzere toplum saadetinin temellerinin nerede yattığını öğretmektedir.
Küçük yaşta önce babasını, sonra da annesini kaybeden Hz. Peygamber s.a.v.’in kalbi hep mahzun olmuştur. Onlarsız bir hayat geçirmenin burukluğunu her zaman hissetmiştir. Anne babasız geçen çocukluk dönemi bir açıdan O’nun hüzün dönemidir.
Allah’ın Kutlu Elçisi, etrafındakilerden anne babalarının kıymetlerini bilmelerini, onlara saygıda kusur etmemelerini istemiştir. Bir hadislerinde “Büyüğümüze saygı göstermeyen, küçüğümüze şefkat göstermeyen benim ümmetimden değildir.” buyurarak kuşaklar arası saygı ve sevginin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmişlerdir.
Süt annesi Hz. Halime yanına geldiğinde yerinden kalkarak hırkasını çıkarıp onun oturacağı yere sermiş ve böylece hürmet ve saygının ne derece olması gerektiğini göstermiştir. Ayrıca her fırsatta onun ihtiyaçlarını gidermeye çalışmış, kendisine ihtiyacını arz eden veya durumlarından haberdar olduğu diğer yaşlı kimselerin de yardımına koşmuştur.O yaşlı insanların sadece ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış onlara latifeler de yapmıştır. Böylece hem şakalaşmış hem de gönüllerini almış olurdu. DEVAM EDECEK
YAŞLILARIMIZ VE BİZ -4-
|
|
|
|
|
|
Müslüman, hayatının her safhasına güzellikler katan ve dünyayı bezeyen insandır. O bunları yaparken hem Rabbin rızasını kazanmaya çabalar hem de insan olmasının gereklerini yerine getirir. Bunları yaptığında da yaşadığı ülkenin huzur ve sükuneti için bir katkı sağlama arzusundadır. Çünkü o şunu iyi bilmektedir: Bugün iyilik olarak yaptığı her şey, yarın yine iyilik olarak kendisini bulacaktır. Bu da vadeli olarak verilen bir borcun zamanı gelince geri alınması gibidir.
Yaşlı insanların gençlerin kendilerine ilgi göstermesinden, yardımcı olmalarından, huzurevlerinde ziyaret etmelerinden ne kadar memnun olduklarını kelimelerle anlatmak mümkün değildir. Yaşlanacak kadar ömür süreceklerini bekleyen, bu sonu hayırlı ve mutlu bir şekilde geçirmek için hazırlığını şimdiden yapmalı, ahiret sermayemize yaşlılara iyilik etme sevabını da eklemeliyiz.
Bu çocukları yetiştiren yine bizleriz.Sevgiyi,saygıyı, edebi, adabı, toplumda oturmayı kalkmayı öğrenmeleri için çocuklarımıza neleri öğretiyoruz,öğretebiliyoruz? Onlara zaman ayırabiliyormuyuz? Çocuklarımızın iyi bir fert olarak yetişmesi için çalışanlara, çaba gösterenlere destek oluyor muyuz, olabiliyor muyuz?
Unutmayalım ki, “Kız anadan öğrenir sofra düzmeyi, Oğlan babadan öğrenir sohbet gezmeyi”
Peki, acaba siz hiç sohbet meclislerine iştirak ettiniz mi?
Yorumlar kapalı.