YARDIMLAŞMA

“Tüm insanlık sorunlarını, dertlerini nasıl çözer?
Toplum huzur ve rahatı nasıl bulur, insanlarımız asık surat ve suratlardan
nasıl kurtulur, güzleri nasıl güler” gibi soruları kendimize bir soralım
bakalım ne tür cevaplar alırız kim bilir.

Toplum rahat ve huzuru ancak insanlar birbirine yardım ettiğinde yani
yardımlaştığında bulur. İhtiyaç sahiplerine yardım yapıldığında yoksullar
korunmuş olur. Bilhassa maddi ihtiyaçlarının giderilmesi ile fakirlerin
fenalıklar yapmaları önlenmiş olur. Fakirlik, açlık çoğu zaman zayıf karakterli
insanları kötülüğe, kötü yollara sürükler, hırsızlık yaptırır, haksızlığa ve
haksız yollardan kazanmaya iter.

Yardımlaşmanın, yardım yapmanın yardımı yapan ve yardım yapılan için sayısız
yararları vardır. Bi kere yardım yapanla yapılan arasında sevgi ve ülfet doğar.
Yardım yapılarak topluma kazandırılan kişiler kin, haset, düşmanlık gibi kötü
duygu ve hasletlerden kurtulur, zenginin malında gözü olmaz. Fakirin hakkını
verdiklerini bilir, zenginin malını çalma, çırpma, çalıştığı iş yerinden aşırma
yollarına tevessül etmezler.

Peygamber Efendimiz (sav); “Veren el alandan üstündür” buyurmuşlar,
Müslümanlara yardım edilen değil, yardım eden kişi olmalarının daha iyi
olduğunu, müslümanın muhtaç olmaması için çalışması gerektiğini
öğütlemişlerdir. Sıkıntılı ve darlık anlarında müslüman kardeşinden yardım
gören kişi sıkıntısı ve darlığı geçtiğinde çalışacak ve o da alan değil, veren
el olmak için gayretlenecek, en azından kimseye muhtaç olmamak için
çalışacaktır. Böylece toplumda bir fazilet ve iyilik yarışı başlayacak, toplum
dinamikleri dediğimiz unsurlar harekete geçecektir.

Yardımlaşma, zenginle fakir arasındaki uçurumu kapatacağı gibi aralarında bir
sevgi, saygı ve kardeşlik bağının kurulmasına da sebep olur. Yardımlaşmanın
yaygın olduğu toplumlarda dostluk duyguları güçlü olur, zenginlik ve refah
artar, dilencilik ortadan kalkar, hırsızlık ve dolandırıcılık gibi kötü
fiillerin işlenmesi en alt düzeye iner.

Bugün toplumda yardımlaşma hususunda yaşanan sıkıntının, bu güzel hasletin
bilerek veya bilmeyerek, İslam’ın temsilciliğine soyunan kurum ve kuruluşlar
tarafından istismar edilmesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Asırlardan beri
devam edegelen yardımlaşma duygusu, koordineli olarak fert fert yapılan
yardımdan, kuramsal olarak yapılan yardıma kanalize edilmeye başlanmış, bu
yaklaşım ilk başlarda “güçlü olmak” olarak algılanmış ve lanse edilmişse de,
zaman içinde Müslümanların yardımları ile büyüdüğü, geliştiği, bir hayli
sermaye edindiği halde, insanlığa ve Müslümanlara döndürülememiş, aksine
çıkarcı çevrelerce şirketleşmeye ve başka amaçlar için kullanılmaya
başlanılmıştır. Devamında yarın buluşmak üzere hoşça kalın.