YAĞCILAR -3-
Yakışmadığını, yakışıksız olduğunu bile bile devam ederler : “Bunları anlatmak bize yakışmaz ama sizin bu makama gelmenizde hasbe’l-kader bizim de katkımız olmuştur. (Burada ciddi bir vaziyet takınılır ve makam sahibinin amiri kastedilerek) Geçen gün “Beyefendi” ile bir toplantıda karşılaşmıştık. Kendisine biraz soğuk davrandığım için sebebini sordu. Ben de kendisine ‘Beyefendi, … Bey vatanını, milletini seven, helal süt emmiş temiz birisidir. Neden onu memleket hizmetinde değerlendirmiyorsunuz, göreceksiniz yüzünüzü kara çıkarmayacaktır!’ dedim. Buna karşılık bana ‘Efendim, sizin tavsiyeleriniz bize her zaman için yol göstermiştir. Bu tavsiyenize de uyup …. Bey’i hak ettiği makama getireceğim’ dedi. Ben de ‘Münasip olur’ deyip ayrıldım. v.s….”
Makam sahibi, bu minvalde uzayıp giden sözleri çaresiz dinlemek zorunda kalır. Çünkü tebrik ziyaretine gelen kişiyi kabul etmemek, en kötüsü dinlememek olmaz. Bu sözlerin büyük kısmının boş olduğunun, aynı sözlerin başkalarına da söylendiğinin farkındadır. Ancak düşünmeden de kendisini alamaz. Özellikle “beyefendi” ile ilgili anlattıkları doğruysa!
Haksız bir menfaat uğruna devlet büyüklerinin etrafında dolaşan, kapıları aşındıran, yakaladığı en ufak fırsatı değerlendiren, özellikle halka önemli birisi olduğu imajını veren, makam sahiplerini boş yere meşgul eden bu tarz kişiler, devletin yeni bir yapılanmaya girdiği Tanzimat döneminde de eleştiri konusu olmuştur. Bu dönemde çıkan gazetelerde, devletin sağlıklı işleyişi yolunda makam sahiplerinin dalkavuklardan uzak durması gereği vurgulanır. Dönemin gazetelerinden Basiret’te çıkan, 23 Nisan 1873 tarihli bu yazı, gazetenin sahibi ve başyazarı Ali Bey tarafından kaleme alınmıştır. Çevresinde cereyan eden olaylara karşı oldukça duyarlı bir gazeteci olan Basiretçi Ali Bey, bu yazıyı, Abdülaziz döneminde 15 Nisan 1873 tarihinde gerçekleşen kabine değişikliğinden sonra yeni göreve gelen bakanların konaklarında gördüğü manzara üzerine yazmıştır.
Tahmin edileceği üzere yeni bakanlara tebrik ziyaretinde bulunanların çoğu yukarıda sözünü ettiğimiz kişilerdir. Gördüğü manzara karşısında şaşıran ve duyduğu rahatsızlığı bir yazıyla kamuoyuna, devlet yetkililerine duyurmaya çalışan Ali Bey bu konuda kendisine düşen vazifeyi yerine getirdiğini düşünmektedir. Anlaşılması kolay olsun diye sadeleştirerek aşağıya aldığımız bu yazı 138 yıl önce yazılmasına rağmen bir bakıma günümüze de ışık tutuyor. Yani dönem ne olursa olsun asıl “kazananlar” her zaman aynı kalıyor. devamı yarın…..
Yorumlar kapalı.