Güzel konuşmak bir ehliyet işidir. Dil bilgisi gerektirdiği kadar sağlıklı bir düşünce, güzel bir üslup ve nahif bir mizaçta gerektirir. Konuşma şeklimiz kişiliğimizi de ele veriyor. İçimizde olanların dışa vurumu niteliğindeki sözcükler, anlamasını bilenlere çok şey ifade ediyor. Sorumsuz bir dil kullanan, argo sözcükler kuran, küfürbazlık yapan ve kibar olmayanlar sözlerini adeta bir silah gibi kullanırlar. Oysa atalarımız; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” demişler. Eğer muhataplarınızın vicdanı taşlaşmamış ise ölçüsü bozuk değilse ve patolojik durumları yoksa iyi niyet ve iyi söz karşısında etkilenmemesi imkansızdır. Gerçibüyüklerimiz; “Lafla peynir gemisi yürümez, Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” demişler. Sadece söze bakmayacağız pek tabi ki. Söylenen sözün samimiyeti, hal ve duruşu söyleyende var mı? Söylediği sözün ağırlığını taşıyabiliyor mu? Sözüne güvenilir mi? Yoksa sözün sihrini kullanarak gerçek niyetlerini saklayıp muhataplarının iyi niyetini kullanma peşinde istismarcılar mı? Bunun ayrımını yapmak için biraz temkinli, idrak sahibi ve şuurlu olmalı günümüz insanı… Yoksa şifa vermeyen yalancı sözcükler, akılsızlığınız karşısında aldanışınız olmaktan öteye geçemeyecektir. Bu sonuç ise size iç sızısı niteliğinde bir ezikliği de beraberinde getirecektir. Hesaplaşmaların ahirete kaldığı, dünya da ise ilahi adaletin tecellisini beklediğiniz günlere sevkedecektir… Söz söylemek bir maharet işidir. Gerek yazı dilinde gerekse iletişim dilinde bu hakikat böyledir. Etkili söz sahibi olmak için kelime dağarcığı gerekir. Okuyarak beslenmek, diksiyon ve dil hassasiyeti içinde olmak. Muhatap kitleye karşı soğukkanlı ve kendinden emin olma, söylenenin ilgisini çekebilme, kitleyi uyutmama ve ortama hâkim olmak gibi unsurların hepsi de bir yetkinlik gerektirir. Yine üslup, adap ve erkan sahibi olmanın yanısıra iletişimin kurallarına riayet de kendimize saygının bir göstergesidir. Zira karşılaştığınız insanlarla konuşurken özensiz davranırsak onlardan gelecek tepkiselliğe de hazır olmalısınız. İmamı Şafi Hz. nin bir sözü vardır; “Cahillerle tartışmayın. Size kötü söyleyene kötü sözle karşılık vermeyin. Çünkü onda sizin bilmediğiniz daha ne kötü sözler vardır.”
Evet ehil insanların işidir üslup sahipliği. Adap,edep, hal ve erkan bilmek.Görmediğinizi anlayamazsınız. Hissedemediğinizi duyumsayamazsınız şayet size bunu öğretenler olmamışsa. Böylesi erdemler yine ehlinden öğrenilip girer hayatlarımıza. Bilgi ve söylem ile öğrenilseydi erdemli olmak, her söylenen şeyin sonucunda tüm dünya güllük gülistanlık olması gerekirdi. Bu yüzden sözünün eri olan ve bizatihi hal ile uygulayanlar örnek alınarak öğrenilir gerçekler. Sözün özünü içinde taşıyan ve ahlakıüzerinde sıfatlaşmış liderlerin halinden öğrenilir hakikatler. Bu şekilde terbiye dairesinden geçmiş bir emeğin sonucudur erkan bilmek.Bir ehil öğretmen elinde ehlîleşmektir üslup ve erkan sahibi insan olabilmek. Bir edep lideri elinde terbiyelenmek vebilen elinde şekillenerek ahlaklanmaktır, temiz söz sahibi ve edepli insan olabilmek…
Asırlardan beri toplumlarınbunca çektiği çile böylesi ehil insan nimetinden yoksunluk nedeniyle değil midir ne dersiniz?
Yorumlar kapalı.