Azerbaycan’la
Ermenistan arasında çıkan anlaşmazlık, basit bir sınır ihlalinin ötesinde
devasa bir bagajın dışa taşmasından başka bir şey değil.
Bagajın
içeriğinde en göze çarpan ağırlıklar; Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Bakü-Tiflis-Kars
demiryolu hattı ve hepsine denk TANAP doğalgaz boru hattı. Bunlara bir de
Kafkaslarda güvenlik stratejilerinin iç içe geçmişliğini eklediğinizde, “at
izinin it izine karışmışlığı” karmaşıklığında kimin eli kimin cebinde
belli olmayan bir durula karşı karşıyayız.
Perdenin
önünde gördüğümüz aktörler, Azerbaycan ve Ermenistan. Asıl oyuncular perde
gerisinde, kuliste.. burada kimler yok ki? İlk akla gelen iki süper güç
ABD-Rusya’ya eşlik eden onlarca Avrupa Birliği üyesi ülkeler, İran ve kendini
ustaca kamufle eden İsrail ilk akla gelenler. Türkiye’nin tüm bölge ülkelerini
ilgilendiren stratejilerde denklemin olmazsa olmazı olduğunu ayrıca belirtmeye bilmem
gerek var mı? Türkiye’nin coğrafi sınırların ötesinde “güvenlik sınırı”
olarak savunma stratejilerinde belirlediği noktalardaki risk algısı
doğrultusunda geliştirdiği diplomasinin izdüşümünü bu son olayda da gördük.. Ellerinde
hiçbir rasyonel veri olmadığı halde Rusya’nın Türkiye’yi Azerbaycan’a yardım
sağlamakla suçlaması, ifade ettiğim “güvenlik sınırı” üzerindeki
diplomatik atakların önünü kesmeye dönük bir manevraydı.
Bir
başka perspektiften baktığımızda asıl mesele, Türkiye’nin son yıllarda
ağırlıklı olarak kendi öz kaynak ve gücünü kullanarak sağladığı ekonomik
büyümenin çevreye yansımasından başka bir şey değil de denebilir. Bundan en çok
rahatsız olan iki komşudan biri Rusya, diğeri İran. Bu nedenle Anadolu’nun tüm
bölge ülkelerini yakından ilgilendiren bir enerji havzasına/merkezine
dönüşmesini tamamlayacak olan TANAP projesidir Rusya-İran ikilisini çılgına
çeviren.
Rusya’nın
beklentisi Kafkaslarda tutuşturulacak bir savaş atmosferinde TANAP’ın geçiş
güzegahına Ermenistan üzerinden müdahale idi. Ancak Azerbaycan’dan beklenmedik
bir karşılık görünce, Rusya alelacele Ermenistan ve Azerbaycan liderleri ile
görüşerek ateşkesi sağlayan “büyük abi” rolünde görünmeyi tercih
etti. 20 yılı aşkın süredir, Yukarı Karabağ’ın Ermenistan işgalinde kalmasını
sağlayan Rusya, –şimdilik- savaşa açıktan taraf olmayı ertelemiş, Ermenistan’ın
tüm Yukarı Karabağ’ı terke mecbur bırakılmasından öte, Azerbaycan Silahlı
Kuvvetlerinin Azerbaycan-Türkiye arasında -yeterli genişlikte- bir güvenlik
koridoru oluşturması ihtimali bu ateşkesin en önemli unsuru olarak
görülmektedir.
Konuyu
toparlayıp özetlemek gerekirse; birincisi, 4 günlük savaşın/çatışmanın arka
planında Azerbaycan’dan Avrupa’ya/dünyaya Anadolu üzerinden bağlanan enerji
hatlarının Rus enerji potansiyelini değerlendirme/değersizleştirme bağlamında
Rusya’nın gücünü kırması; ikinci olarak, kurulduğu günden bugüne Rusya’nın
güdüm ve himayesinde olan Ermenistan’ın bu çerçevede edindiği askeri destek ve
Rus askeri üslerinin verdiği bir özgüvenle savaş kışkırtmacılığını öncelemesi
diyebiliriz. Bu arada Türkiye’nin özellikle son yıllarda Azerbaycan Silahlı
kuvvetlerine verdiği eğitim, Azerbaycan’ın askeri bütçesi ve dünyanın enerji
arz ve tedarikinde Azerbaycan Türkiye ittifakının oynayacağı rolde, Türkiye ile
Rusya’nın doğrudan doğruya karşı karşıya gelmesi halinde doğacak risklerin iyi
analiz edilmediği de anlaşılıyor.
Öyle
anlaşılıyor ki, Azerbaycan ile Türkiye’nin 2010 yılında imzaladığı Stratejik
Ortaklık ve Ortak Destek Anlaşması’nın iki taraftan biri askeri bir tehditle
karşılaştığında, diğer tarafın “tüm imkanları kullanarak”
destekleme kararı ciddiye alınmamış. Daha geçen yıl Azerbaycan Türkiye silahlı
kuvvetlerinin Ermenistan’ın güneydoğu sınırında bulunan Nahçivan bölgesinde
yaptığı ortak tatbikat bile doğru okunup analiz edilememiş.
Şimdi
akılları başlarına geldi; bu savaş bir süre daha devam etseydi, Azeri ordusunun
işgal altındaki bölgelerde bulunan işgale son verip Türkiye’ye Azerbaycan
üzerinden Kazakistan’a kadar uzanan bir koridor açacağını fark ettiler. Rusya
bunu gördüğü için bölgedeki tüm ağırlığını ortaya koyarak ateşkesi sağlamış görünüyor. Rusya adına, gecikmeli de
olsa doğru bir öngörü.
Yorumlar kapalı.