Tevekkül, her hususta
Allah’a güvenmek, dayanmak, teslim olmak işlerini Allah’a havale etmek
demektir.
Tevekkül, dinimizin
bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri
yaratandan beklemektir.(Bir işe
başladığın zaman, Allahüteâlâya tevekkül et, Ona güven! (Al-i imran
159) âyet-i kerimesi, tevekkül ile
beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösterir.
Tevekkül
kavramı Kur’ân’da 69 defa geçmiştir.
Israrla Allah’a tevekkül edilmesi emredilmiş, “Allah’a tevekkül edene
Allah yeter?” denilmiş, peygamberlerin ve gerçek müminlerin Allah’a
tevekkül ettikleri bildirilmiştir.
Tevekkül; bütün güç ve kuvvetten sıyrılarak, her
hususta Allah’a (cc) güvenip dayanmaktır. Tevekkül; Allah-u Zülcelal’e sımsıkı
sarılıp her şeyden soyutlanarak, Allah Azze ve Celle’ninkâdiri mutlak (mutlak
güç sahibi) olduğunu bilmektir.
Tevekkül; kalbin Allah`a tam îtimat ve
güveni, hatta başka şeylere dahi güvenmeyi ve dayanmayı düşünmekten rahatsızlık
duyması mânâsına gelir. Bu ölçüde bir güven ve îtimat olmazsa, tevekkülden söz
edilemez; kalp kapıları Allah`tan başkasına açık kaldığı sürece de hakîkî
tevekküle ulaşılmaz.
Allah’a tevekkül; Allah’ın yardımına, çalışanın emeklerini boşa
çıkarmayacağına, sevabını, ücretini tam vereceğine, duaları kabul edeceğine, âdil olduğuna
ve haksızlık etmeyeceğine inanmak ve güvenmektir. Tevekkül, çalışmadan,
sebeplere sarılmadan işi Allah’a havale etmek değildir.
İnsan her ne
iş yapıyorsa yapsın, o işini kurallarına uygun olarak yapacak, çalışacak,
sabredecek, Allah’tan başarısı için yardım isteyecek ve Allah’ın kendisini
muvaffak kılacağına itimat edecektir. Bu husus, Ankebûtsûresinin 58-59.
âyetlerinde“Çalışanların ücreti ne
güzeldir. Onlar ki sabrederler ve Rablerine tevekkül ederler” diyeaçıkça
ifade edilmiştir. Buna göre, çalışma,
sabır ve tevekkül birlikte olacaktır.
Çalışmadan
işleri Allah’a havale etmek doğru olmadığı gibi Allah’ı devre dışı bırakmak da
doğru değildir. Allah’ın izni ve yardımı olmadan başarılı olmak mümkün
değildir. Bir çiftçiyi düşünelim. Toprağı sürecek, işleyecek, zamanında ve
kurallarına uygun olarak tohumu ekecek, gerektiğinde sulayacak, gübreleyecek,
koruyacak, kendine düşeni yaptıktan sonra gerisini Allah’a havale edecek, iyi
ürün vermesini Allah’tan bekleyecek, Allah’ın emeğini zayi etmeyeceğine
inanacaktır.
Bunları
yapmadan Allah’a tevekkül etmek, tevekkül değil miskinliktir. “Ben gereken
her şeyi yaptım, iyi ürün alırım, Allah ne yapacak”, demek de Allah’ı
tanımamaktır. Allah yağmur vermeyiverse, ne olacak? Bir âfetle mahsulü yok
ediverse, kim engel olacak değil mi?
Başımıza gelen en küçük bir sıkıntı ve musibet
karşısında, kendimizi güçsüz hissetmemizin sebebi tevekkülsüzlük, yani Allah’a
bağlanmak, yalnız O’na dayanmak yerine, başka şeylere bel bağlamamızdır.
Yorumlar kapalı.