Başkasının malına göz dikmek anlamına gelen “tamah” duygusuna sahip olan kişi için de israf kaçınılmazdır. Çünkü sahip olduğu nimet ve imkanların kıymetini bilmez, bunları küçümser, başkasının elindeki ona daha kıymetli ve güzel gelir. Bu tür insanlar hayatın hiçbir alanında başarılı olamadıkları gibi mutlu da olmazlar. Ellerindeki ile yetinmez, şükür de etmezler, sürekli kendilerinden daha yüksekte olana bakar ve harcamalarında onlar gibi olma sevdasıyla israfa kaçarlar.
Dinimiz ferdî mülkiyeti tanımış, hatta dokunulmaz kabul etmiş, ancak kendi malını dilediğince harcama konusunda sınırsız özgürlük vermemiştir. Kişiyi belli sorumluluklarla sınırlamıştır. “Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma; zira böylesine saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir.” (İsra, 26-27)
Tüketim ve harcamalar konusunda İslâm’ın öngördüğü ideal ölçüye göre, dikkat edilmesi gereken iki temel husus vardır. Bunlar, “malın kime ve nereye harcanması gerektiğini bilmek” ve “harcama miktarının ne olacağını doğru belirlemektir.”
Bu ölçüleri aşan her türlü harcama israf, ölçülerin altında kalma durumu ise cimriliktir. Ölçülere uyan kimse ne sınırı aşarak israfta bulunur, ne de biriktirme peşinde ömrünü zayi eder. “Onlar ki, (Rahman’ın o has kulları) harcadıkları zaman ne israf ederler, ne de kısarlar. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan, 67)
Nefsanî istek ve arzuların karşılanmasında alabildiğine harcama yapmak, yani ifrat da, mallarını hayırlı yerlerde harcamayı kısmak, yani tefrit de Cenab-ı Hak katında hoş karşılanmamıştır. İslâm, bu ikisi arasında orta bir yol, yani itidal üzere olmayı emir ve tavsiye eder: “Elini boynuna bağlama, tamamen de açma…” (İsra, 29)
İşte itidal israf hastalığına düşmekten alıkoyan, mükemmel bir metottur. Harcamalarımızda kendimize soracağımız “İtidal üzere miyim?” sorusu, dinimizin emir ve tavsiyelerine uygun hareket etmede bize yardımcı olacaktır.
İsraf hastalığının bir ilacı kanaatkâr olmaktır. Kanaat, elinde bulunanla yetinmek, hakkına razı olmak; ihtiras, tamah ve israftan kaçınmaktır. Kanaat, kimilerinin sandığı gibi tembellik edip, hiçbir işle meşgul olmayıp, bir şekilde eline geçeni kullanmak değil, aksine alın teriyle kazanıp, kazandığına razı olmak ve harcamalarında orta bir yol takip etmektir.
Yorumlar kapalı.