Tüm dünya basını ile beraber bizim kamuoyumuza da yansıyan İsrail medyasının kendi yöneticileri hakkındaki teşhisleri, kelimenin tam anlamı ile “tam isabet” teşhisler..
İlki İsrail’de Haaretz gazetesinin İsrail hükümetini ve onun Siyonist ordusunun Gazze’ye yardım gemilerine düzenlediği kanlı saldırıyı doğurduğu ve doğuracağı muhtemel sonuçlar üzerinden değerlendirerek yerden yere vurduğu ifade edilmektedir.
Gazetenin baş yazısında, Binyamin Netanyahu hükümetinin karşılaştığı bu ilk büyük sınavı başarıyla veremediği, yapılan operasyonun “Mavi Marmara gemisini ‘Filistinli Exodus’u haline getirdiği” ifade edildikten sonra “İyi eğitim almış bir düzenli ordunun gıda ve ilaç yüklü sivil gemilerden oluşan barış filosuyla mücadeleye kalkıştığında sonucun baştan belli olduğu” ve bunun Binyamin Netanyahu hükümeti üyelerince düşünülemediği kaydedilen yazıda, karşı karşıya gelinen bu çetrefil meselede konunun “Çatışmayı kim kazanacak” sorunu değil; uluslararası platformda ve dünya kamuoyunda kimin olumlu puan toplayacağı, kimin anlayışla karşılanacağından ziyade, kimin meşruiyetinin mercek alına alınacağı olayı olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Adı geçen gazetenin baş yazısında, “Netanyahu hükümeti bu sınavda tam bir başarısızlığa uğramıştır. Bu büyük yenilgi sahipsiz kalamaz. Kimin hesap vermek zorunda kalacağını belirleyecek bir inceleme komitesi kurulmadan İsrail halkı ve İsrail’e dost ülkeleri ikna etmek imkansızdır” görüşü dile getirilirken, sanki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Latin Amerikadan dillendirip Salı günü de grup toplantısında 25 yabancı tv kanalından tüm dünyaya üç ayrı dilden yayınlanan ültimatomunu okumuş gibi..
Aynı gazetenin yazarlarından Yossi Sarid’in “Kabinede 7 Aptal” başlıklı makalesi ise belki de en çarpıcı tespit; hükümetinin, aklı başında hiçbir insanın normal karşılaması mümkün olmayan bu tutumunun ancak “akıl tutulması” ürünü aptalca bir karar olacağını çok açık ve net bir ifade ile dillendirmiş oluyor. Sonuçları önceden hesaplanabilecek basitlikteki bu stratejiyi, “Bu sefer sonuç önceden belliydi. Büyük deniz muharebesinin tarihi yaklaştıkça kötü sonuçlar doğacağı netleşmeye başladı” ifadelerini kullanarak Binyamin Netanyahu kabinesinin bu sonuca, “burunlarından ötesini göremeyen 7 bakanın neden olduğunu” tespit ettikten sonra, “Orduyu yönlendiren onlardı. Denizde güçlükle yüzebilen 7 gemi birden bire korkunç bir donanma haline geldi. Elit komando birliğinin, devleti batırmadan bir geminin nasıl ele geçirileceğini, ölüme yol açmadan cop ve bıçak taşıyanları nasıl yeneceğini ve silahlarını nasıl kaptırmayacağını bilmesi gerekirdi. Siyasi provokasyon olduğu doğru da olsa, paslı kablo ve zincirler arasında düğümlenmek yerine provokasyonun nasıl etkisiz hale getirileceği düşünülmeliydi” görüşünü dile getirirken Siyonist İsrail’in sonunu hazırlayan hataları da tarihe not düşmüş oluyordu. “Bundan sonra yapılması gerekenin bir soruşturma açılması olduğunu, ancak bunun da bir anlamının kalmamış göründüğünü” ifade eden yazarın, “Aptallığın sınırı yok ve anlaşılıyor ki bu, bakanlara özel bir imtiyaz. Tabii aptallığın sınırı olmayınca yapılmak isteneni anlayabilmek de imkansız. Öyle görünüyor ki, bu yedili kötülüklerinde ısrar edip bizi herhangi bir geminin yapabileceğinden çok daha büyük tehlikelere atacaklar.”
Haaretz’in tespitleri doğrultusunda gelişen durumu irdelemeye yarın da devam etmek dileği ile..
Yorumlar kapalı.