Ciddi, tutarlı ve güvenilir olmak; verilen
sözlerin yerine getirilip getirilmemesine bağlıdır. İnsanlar da müesseselerde
verdikleri sözü yerine getirdikleri oranda büyürler, hayatiyetlerini devam
ettirirler. Sözler; cayılabilecekler, cayılamayacaklar diye ikiye ayrılmaz; söz
sözdür; bir kere söz verildi mi ne pahasına olursa olsun yerine getirilmelidir.
Esas olan olur olmaz şey için söz vermemek, söz verdikten sonra da mutlaka
yerine getirmektir.
Günümüzde çok kullanılan, en çok da seçilmiş
siyasilerimizin ağızlarından düşürmedikleri “söz vermeyeyim ama…” diye
başlayan, maalesef siyaset akademileri seminerlerinde de siyasete atılacaklara
unutmamaları sık sık hatırlatılan bu söz, içi boş, ciddiyetten uzak bir sözdür.
Onun için de “siyaset yalansız olmaz” sözü toplumda yaygınlaşmış, “politika
yalansız olmaz” sözü ile bir birine karışmış, her “siyaset” yapan sanki mutlaka
“yalan yanlış söyler, boş yere söz verir, verdiği sözden hayır çıkmaz” imajı
yerleşmiştir.
Öyle zamanlar oluyor ki yüzde yüz doğru
olduğuna emin olunan bir husus bile, sırf siyasetçi söyledi diye “acaba?” diye
telakki edilmekte, öküz altında buzağı aranmakta, bu yüzden de kendisine
güvenilen, emin olunan insanlar siyasete atılmaktan çekinmektedirler. O zamanda
“meydan” boş kalmakta, bu boşluğu da istemeye istemeye hiçte tasvip etmediğimiz
şahsiyetlerin doldurmasına göz yummaktayız toplum olarak.
Meseleyi Tosya açısından değerlendirdiğimizde;
sırf “ne derler?” diye siyasi arenadan çekilenlerin, bu arenaya çıkamayanların
veballeri olduğu gibi acaba toplum olarak bizim de vebalimiz yok mu? Hep
şikayet ettiğimiz “Tosya hizmetlerden yeterince yararlanamıyor, siyasilerimiz
ilgilenmiyor, şöyle oluyor, böyle oluyor” serzenişlerin önüne nasıl geçeceğiz?
Tosya hak ettiği yere nasıl gelecek? Hizmet etmeye çalışanları destekliyor
muyuz, köstekliyor muyuz? En azından hizmet erbabına “hayır dua” edebiliyor
muyuz?
Sözünün eri olmak lazım. Sözünü tutmayanlar
kendilerine olan güveni ortadan kaldırırlar. Bu da önce kendilerine, sonra da
ait olduğu topluma sayısız zararlar verir. Önce Tosya tabiri ile yalama,
bilyalı, gırıttım, lastikli gibi sıfatlarla anılırsınız. Bu damgaları bir kere
yediniz mi, ağzınızla kuş tutsanız, arada bir ortalarda boy gösterseniz de
nafiledir. Yaptığınız icraatlarla, ettiğiniz laflarla, hal ve hareketlerle
“adınız çıkmıştır doksana, asla inmez seksene” Hakkımızda verilecek “sözünün
eridir” hükmünün muhatabı olabilmemiz temennisiyle hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.