SİYASET KÜLTÜRÜ KARNEMİZ
Bu yazımda vekil adaylarına yazarken, vekilleri seçecek olan bizlere de yazmak istiyorum. Önemli olan vekil olurken, vekil olmayı özümsemek siyasi kültürden nasibini almış olmak, siyasi kültürü hizmetlerimize yansıtmaktır…Çünkü siyaset kültürü gelişmemiş bizde…Daha doğrusu siyasal kültürümüz gelişememiştir.
Siyasal kültürün üç boyutu olduğunda hem fikir siyaset bilimcileri… Birey içinde yaşadığı toplumun siyasal kurumları hakkında asgari bir bilgiye sahip olmalıdır… Bu kurumlarda siyasal rolleri oynayanların kim olduklarını, siyasal partilerin içeriklerini ve tutumlarını bilmelidir… Bireyin ülkesindeki siyasal yapı hakkında bilgi sahibi olması, siyasal kültürün “bilme, algılama ve inanma boyutunu” oluşturmaktadır. Birey bir politikacıdan nefret edebildiği gibi aynı zamanda onu sevip, ona bağlanabilmektedir. Bireyin siyasal yapıya ve siyasal aktörlere karşı gösterdiği bu algılama siyasal kültürün “duygusal boyutunu” oluşturmaktadır… Siyasal kültürün “değerlendirme boyutunu” ise bireyin siyasal olgular hakkında, daha önceden de sahip olduğu değerlere atıfta bulunarak bir yargıya varması oluşturmaktadır…
Siyaset bilimciler üç ayrı siyasal kültür türü bulunduğu hususunu:1-Bireylerin ilgisinin asla ulusal seviyeye ulaşamadığı “mahalli kültür”… 2-Bireylerin siyasal sisteme karşı pasif bir tutum içinde oldukları “tabiiyet kültürü”… 3-Bireylerin siyasal sistemi etkileyebileceklerine dair inanç ve sisteme ait bilgilerle donanmış oldukları “katılımcı kültür”…
Siyasal kültürün, demokrasi kültürü ile de çok yakın bir ilişkisi bulunmaktadır… Demokrasi kültürünün gelişmesi için uygun bir siyasal kültür ortamının bulunması zorunludur… Ülkemizdeki demokrasi sorununun temelinde de aslında siyasal kültür eksikliği yatmaktadır. Nasıl bir siyasal kültür ortamı var diye baktığımızda karşımıza evrensel değerlerden uzak, uzlaşmacı değil çatışmacı, merkeziyetçi, farklılıklara tahammül edemeyen ve seçkincilik anlayışına mahkûm olmuş bir yapı çıkmaktadır…
Siyasal kültürümüz bireysellikten çok, toplumsallığa önem vermekte, toplumun bireyin önünde olduğu kabul edilmektedir… Toplumsal hayatın bütün alanları siyasetle ilgili görüldüğü için ülkemizde siyasetin müdahale alanı çok genişlemiştir… Toplumda siyasetin sınırı da belli değildir… Vatandaş her türlü isteğinin devlet tarafından karşılanmasını beklerken, devlet de kendisinde her alana sınırsız müdahale hakkını görmektedir… Her türlü isteğin devlet tarafından karşılanmasının beklenmesi beraberinde her şeyin siyaset aracığıyla elde edilebileceği düşüncesini de getirmektedir… Bu da ülkemizde demokrasinin işleyişini zorlaştırmaktadır… Siyasal kültürümüzde uzlaşma değil, çatışma ön plana çıkmaktadır…
Toplumsal anlayışlarımızdan ödün vermek bir zaaf belirtisi olarak görülmektedir… Uzlaşma rejimi olarak tanımlanan demokrasiyle, uzlaşmacı olmayan kültür arasında sürekli bir gerilim yaşanmaktadır…
Siyasal kültürümüzdeki “siyasal seçkincilik” anlayışı da mutlaka altı çizilmesi gereken bir unsurdur… Belirli niteliklere haiz kişilerin toplumu yönetmekte özel hak sahibi olduğunu varsayan siyasal seçkincilik anlayışında, doğrunun, iyinin ve güzelin sadece bazı kişiler tarafından bilindiği kabul edilmektedir… Türkiye’de özellikle bürokrasinin böyle bir anlayışa sahip olduğu görülmektedir. Bu anlayışa sahip kişiler devleti kutsamakta, toplumu ve bireyi ikinci plana itmektedirler…
Bu gün baktığımızda, karşımıza öncelikle siyasal kültürümüzün eksiklikleri ve “kendine özgü” birtakım özellikleri çıkmaktadır. Siyasal kültürümüz, tıpkı demokrasimiz gibi azgelişmiş ve yaralı bir görünüm arz etmektedir… Siyasal kültürümüzün kendine has hastalıkları, ne yazık ki sürmektedir… Bu da ancak demokrasi kültürü geliştirilerek tedavi edilebilir… Başta özgürlükler ve insan hakları olmak üzere ülkemizin çağdaş demokratik ülkeler seviyesine çıkmasına engel olan konularda sağlanacak bir toplumsal mutabakat ve atılacak ciddi adımlar, demokrasimizin geleceği için hayati önem taşımaktadır…Demokrasi kültürümüz geliştikçe, buna paralel olarak siyasal kültürümüz de gelişecek ve eksikliklerinden arınacaktır diye düşünüyorum.
Yorumlar kapalı.