Eskiler ne güzel söylemiş “Görenedir görene; köre nedir köre ne.” Bir günlük hayatımızdaki yediğimiz sebzeleri, meyveleri sayalım, hatta bir dağda, ovada, yaylada, parkta, bahçede gördüğümüz çiçekleri sayalım. Aradaki farkı düşünelim. Cenab-ı Hak’kın, insanın yetişmesi ve tekâmülü için estetiğe ne kadar büyük önem verdiği kendiliğinden anlaşılır.
Şiir okumak güzeldir, şiir yazmak güzeldir, ama asıl önemli olan, insanın kendi hayatını bir şiir hâline getirmesidir. Ânın güzelliğini yakalamak, yaşamak ve onun güzelliğini içimize sindirmek bizi Allah’a ne kadar çok yaklaştırır,bir bilsek.
Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde “Ve bir ân yaşıyorum bütün bir ömre bedel” diyor. O anların çoğalması oranında insan güzelleşir, zenginleşir, derinleşir. Aslında din, bilim ve güzel sanatlar, birbirini besleyen, birbirine ihtişam katan ne güzel kaynaklardır. İnsan sevince, sevdiği şey kadar büyür ve yücelir. Bir tasavvuf şairi de, bu gerçeği, kısa ve özlü olarak ne güzel anlatıyor. “İnsanda görecek göz, işitecek kulak ve hissedecek kalp varsa, yeryüzündeki her zerre, ona Hak’kı bildiren ve söyleyen bir Cebrail olur” diyor.
İnsan hayatını Peygamber Efendimizi örnek ve rehber olarak öyle hassas, öyle dikkatli, öyle saygılı yaşamalı ki, nerede olursa olsun, kendini Allah’ın huzurunda hissetmeli. İnsanın kendisi bir estetik olmalı. İnanılmayacak, akıl almayacak kadar güzel bir dünyada yaşıyoruz. Yerdeki minicik bir kır çiçeğinden, gökteki samanyoluna kadar bütün kâinat, Hak’kın güzelliğini, büyüklüğünü, yüceliğini fısıldıyor. Kâinattaki her şeyin bir yeri, bir anlamı, bir fonksiyonu var. İş onu görebilmede. O güzelliğin aşkını, vecdini, heyecanını sezebilmede, farkına varabilmede.
Unutmayalım, güzellik, kâinatın altın anahtarıdır. Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet ve zevk alır. Büyük Yunus ne güzel söylemiş: “Ben gelmedim dava için/ Benim işim sevi işi/ Dostun evi gönüllerdir /Gönüller yapmaya geldim.” Rabbim cümlemize bütün kâinatı, yerdeki bir kum tanesinden, gökyüzündeki samanyoluna kadar tek istisna olmadan, insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, hülasa tüm yaratılmışlarla Muhammedî bir aşkla kucaklamayı, “Yaratılanı Yaradan ötürü sevmeyi” nasip etsin.Hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.