İçinde yaşadığınız dönemin gel-gitleri inde bazı şeyleri doğru idrak edemiyor olabilirsiniz. Mizacınız, karakteriniz, ahlaki değer anlayışınız, müktesebatınız gibi bir çok iç faktörün getirdiği zafiyetleriniz olabilir. Bu ahlaki zafiyet harmonisi dıştan da onay alıyorsa, yaşadığınız çevre, aile bireylerinden tutun, bulunduğunuz tüm ortamı paylaşan kişi ve topluluklarla bir ortak paydanız varsa, elbette uzunca yıllar hatta bir ömür boyu sürse de, günün birinde bunlar en umulmadık bir gerekçe ve zamanlama ile deşifre olmaya, ortalığa dökülüp saçılmaya mahkumdur. Üstü örtülerek saklanan/perdelenen her gerçeğin böyle ortaya çıkmak gibi değişmez bir kaderi vardır. O kader sayesinde gizlenmiş, perdelenmiş, ötelenmiş nice gerçekleri öğrenme şansımız doğuyor, o gün geldiğinde –deyim yerindeyse- takke düşüyor; kel görünüyor.
Yaşadığımız dönemin su yüzüne vuran gerçeklerinden bir deste yapmaya kalktığımızda, ifşa edilmiş o kadar çok olgu ile karşı karşıya geliyoruz ki, her biri tek başına bir sükunet döneminin gündemini altüst edecek boyutta olmalarına karşın, yaşanmakta olan sürecin her biri yek diğerini saat farkıyla gündemden düşüren sıcak gündem maddeleri arasında, geçmiş zaman kipinin ifadesinde yerini alıp mazi oluyor.
Amacım isimler polemiğine dalıp şeytan taşlamak değil. Onun için bu yazının çerçevesine sığmayacak isimler listesi, o isimlerin kirli çamaşırlarının kronolojisi de değil. Amacım bir gerçeğin ilanihaye saklanmasındaki imkansızlığı, yapıp ettiğimiz hiçbir eylemimizin sonsuza dek saklı kalmayacağını, onula bir gün yüzleşmek zorunda kalabileceğimizin idraki içinde bir yaşam tarzının gerekliliğini vurgulamak.
Ülkemizin/insanımızın kaderine imza atmış, düne kadar sureti haktan görünen bir çok siyasi figürün aslında kendisi değil, güç odaklarının perde önünde oynattıkları birer figüran oldukları, hareketlerinin ipleri elinde tutanlarca tanzim edildiğini, söylemlerinin de kendilerine sufle edildiğinin, gelişmemiş kişiliklerinin bir pazarlama(şimdi buna PR deniyor) malzemesinden öte anlam taşımadığını hem kendileri hem yön verdikleri toplumun bireyleri olarak ibretle seyrediyoruz.
İbretlik kesimin oyuncuları sadece siyaset dünyamızın figürlerinden ibaret değil elbette. Üniversitelerimizin yüz karası intihal, ideolojik saplantı veya maddi çıkarları ile gündeme gelen mensuplarından tutun da, devlet idaresini kendi şahsi emelleri uğruna manipüle eden kimi iş dünyasının iri kıyım işadamlarına; askeri silah, malzeme ve ihtiyaçlarını tedarik eden dokunulmaz sermaye sahiplerine; devlet içinde devlet kurgusunun o kırılmaz vesayetine katılmış yada boyun eğdirilmiş bürokratlarına, kısacası hayatımızı kuşatan tüm alanları domine eden güç dengeleri bugün bir bir deşifre olurken, belki yeni gelecek kuşaklara verilen bu ibretlik örneklerin doğru okunmasını dilerim.
Bu günlerin dozu yüksek siyasi harareti düştüğünde, bugün bölük pörçük ortalığa dökülüp saçılan büyük resmin parçalarını toplayıp bir araya getirecek, yap-bozun parçalarını yerli yerine koyacak bir restorasyona ihtiyaç olacağı gerçeğinden hareket ettiğinizde, gelecek kuşaklarımızı etkileyecek hiçbir parçanın kenarda bırakılmaması dileklerimle.
Yorumlar kapalı.