Materyalist maddeciliğin fertleri pragmatizme çağırması sonucunda, bu çağrıya kulak veren zamane insanı, manevi ve duygusal değerlerden oldukça uzaklaşmıştır. Sevgi noktasında iseaşikâr bir şekilde sınıfta kalarak,bu muhteşem duyguyu da sevgilileri de boynu bükük bırakmıştır. İnsanlığın iç âlemine ait güzellikler çoğu zaman ayaklar altına alınmış. Gözyaşlarına aldırış edilmeyen bir dünyada yüreklerdeki sevgi, ancak misafirlik bir zaman yer edinebilmiştir. Sevginin kendisi başta olmak üzere, sevgi insanları da kendisini değersiz hissetmiş, maddi kıymetlerin ön plana çıkıp değer bulması karşısında, adeta küskünleri oynamıştır. Dünya coğrafyasına bakıldığında yeryüzünün cesetlerle dolu olması bunun net bir ispatıdır. Pek tabii ki sadece mezarlıklar değildir ölüleriyle dolan. Sinesi parçalanan her yüreğin mezarlığı da duyguları ve sevgilerinin ölüleriyle dolmuştur…
Oysa insan denilen varlığın ev sahibi yapması gerektiği en muhteşem duygu, belki de sevgi duygusu olmalıydı. Zira gerçek bir sevgi,yanına diğer güzellikleri de katmayı başarır. Narindir sevgi dolu yürekler. Sevgilinin bir hareketiyle şaha kalkarken, en küçük bir değersizleştirme hissiyle de yerle bir olurlar. Bu yüzden sevilenler hiç ürkütülmeye gelmezler.Anlayışsızlık, önyargılar, sabırsızlık, iletişimsizlik ve bencillik gibi yabani yaklaşımlar sevginin düşmanlarından sadece bir kaçı değilmidir?Halbuki yüreğindeki duyguya yenilen ve sevme hissi ağır basan her sevgi insanı, bir miktar sorgusuz yaklaşır hayata. Güvenir sevdiğine. Bu yüzden bilerek ve isteyereksavunmasız bırakır kendisini. Bedel ödemeyi göze alır sevdiği uğruna. Vazgeçer ikbalinden ve yarın kaygısından. Bir tercih yapar sevgi adına. Çoğul bir sevgiyi ya da tepkiyi, tek sevdiği olana adar. Aklı tatile yollar, cayar düşünce ile gergef dokumaktan. Sevgiye kanmak isteyen yüreğini, kar beyazı kış gecelerinin soğuğu ile inatlaştırır çoğu zaman. Kar, don ve buzların estirdiği rüzgârlar ölüm türküleri söylese de kalpleri sımsıcaktır sevgiyle coşanların.
Gerçekten de mübarek bir duygudur sevgi. Zira kâinatın yaratılış sırrı sevgide gizlidir. Bu nedenle sevgiyle çarpan bir yüreğin atış sesleri, her yerden duyulur. Halitâ uzaklardan bakıldığında bile görülür. Sevginin dili, yılın sadece bir gününde veya bir anında sunulan tek bir çiçekle değil, her zaman ve her kıpırdanışa yansımalıdır.Sevenin ve sevilenin olduğu ortamlarda cıvıl cıvıl duygular uçuşur havada. Buzda kayar gibi neşeli, rüzgârda savruluyormuş gibi delice, sevginin itici gücüyle mukavemetlidir duruşlar. Hayatın zembereği sevgi olduğunda; duygu doludur insan, mutludur ortam. İçiyle barışık, dışıyla bütünleşik, sevilesidir sergilenen tavırlar. Masal gibi bir hayattır, gönül dolusu verilen armağan. Karşılıklı sevginin bütünleşmesiyle elde edilir, böylesi güvenli bir liman. Çıkılan yolculukların katığı sevgi olduğunda; uzun menziller gidilir ve uyum adına kayda değer mesafeler alınır. Sevgiyle çarpan bir yürek, sevgilisini nefesini tutup bekler, kapıda karşılar. Gözleri camda,gönlü yarda ve sabırsızlık içinde kutsal bir bekleyişle bekler. Günün yorgunluğunu sıcak bir yüzle alıp savururlar gerilere. Vesselam; şen olur gönüller,gülşen olur evler…
Sevginin gücünü mü merak ediyorsunuz? Özlediğiniz, hislendiğiniz, merhamet ve şefkatle hareket ettiğiniz kadardır. Fedakârlığınız, düşünceliliğiniz, sencilliğinizve affediciliğinizle eş değerdir, sevginizin sorunları satın alma gücüde…
Şu üç günlük dünyada; sevip, sevilip, hep sevgiyle kalmanızı dilerim.
Yorumlar kapalı.