Dünkü yazımda başladığım, üçünü bir arada değerlendirdiğimiz takdirde Türkiye gündeminin ana resmini görebileceğimiz puzzle’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün tespiti ile, YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan ve HSYK Başkanı Kadir Özbek’in üstü örtülü toplum kışkırtıcılığı içeren konuşmalarına yer vermiştim. Yazı köşemin kısıtlayıcılığı nedeniyle geçen hafta Türkiye gündemine yeniden düşen bir yargı rezaletine dikkat çekip, tablonun üçüncü parçasını da yerine yerleştirip resmin tamamını yorumlamak bu güne kaldı.
Hafızalarımızı yokladığımızda Hürriyet Gazetesinin yayınladığı Uğur Dündar imzalı, kolayca hatırlayacağımız bir yalan ve iftira rezaleti geçen hafta yeniden gündeme geldi. Uğur Dündar imzalı yalan ‘testis’ haberi nedeniyle mağdur olan doktorun açtığı dava Yargıtay’a gitmiş ve “Türk Milleti Adına” Yargıtay’ın da onay verdiği “Türban takıyorsan ağır eleştiriye katlanacaksın” kararı, bir hukuk cinayeti ve Türk Yargısının yüz karası bir leke olarak literatürdeki yerini aldı.. şu anda masamda bu kararın fotokopisi ve edebimi bozmadan, kanunları çiğnemeden düşüncelerimi satırlara aktarmaya çalışacağım.
O davaya konu Uğur Dündar imzalı ‘testis’ haberinin yalan ve iftira olduğu, daha haber sıcaklığını korurken ortaya çıkmış ve o dönemde Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök bu haber için –istemeyerekte olsa- kamuoyundan özür dilemek zorunda kalmıştı. işti. Haber yalan/iftira olduğu Gazetenin Genel Yayın Yönetmenince de itiraf edilip özür dilenmişti ama, haber hakkında dava açan kadın doktorların davasının reddedilmişti. Ret gerekçesi, ilginç bir hukuk cinayeti içeriyor ve “Türban akılcılığa aykırıdır”, “Türban takan biri ağır da olsa eleştiri hak eder” cümlelerini içeriyordu. Bu akıl fukarası ret gerekçesi Yargıtay tarafında da kabul edilmişti. Yukarıda bahsettiğim fotokopi gözümün önünde olmasa, acaba yargıya yönelik eleştirileri perdelemek isteyenlerin abartılı bir yorumumu diye kuşkulanabilirdim. Ama o fotokopi o kadar açık ve net ki, bir yargı rezaletinin apaçık –kör gözüne parmağım- dedirtecek kadar açık. Avukat Reşat Petek’in bu konuyu ilk kez Abant Platformu’nda gündemine getirip “Şu anda bu karar elimde olmasa, bana bir hakim böyle bir cümle kullanabilir mi deseler kabul etmek istemem” tespiti bir Mahkemenin kararla ilgili gerekçesine ve kullanılan dile isyan etmemek mümkün değil.
İşte Yargıtay’ın da onadığı red kararının “HÜKÜM”den önceki son gerekçe paragrafı: “…, davacı ise kamu görevi gören Doktor olarak okuduğu müsbet ilmin ve akılcı bilimin aksine başına takdığı “türban”ın altındaki zihniyeti nedeniyle eleştirilmesine, bu eleştiriler ağırda olsa katlanmak zorunda olduğundan, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” İmlasına dokunmadan gerekçe aynen böyle.
Şimdi, ifadeler Cumhuriyet gazetesindeki bir yazıda geçse, “eyvallah” der değerlendirmeye, köşemde yer vermeye değer bulmazdım. Ama bu, bir kürsü hakiminin hezeyanının Yargıtay tarafından “TÜRK MİLLETİ ADINA” onanmış kararı olunca, susmak hem züldür, hem de vicdan yoksunluğudur. Ne bu zilletin yenilir yutulur tarafı var, ne de vicdanların sindirmesine imkan var.
Bu karar, hangi “Millet” adına verilmiştir?!… bu hukuk cinayeti hangi “Adalet” adına işlenmiştir?!… Bu kararın, literatürdeki adı nedir? Adaleti temsil eden Hakimler, “Hak Gaspı” yapma yetkisini nereden alıp niyetleri okuyarak “Haklı” ve “Haksız”ı ayırt etmektedirler?!… “TÜRK MİLLETİ ADINA” vicdanlara pranga vurarak düşünceleri mahkum etmek, haksızlığa isyan ve şiddete davetiye değilse, nedir?!… Şu karardaki ifadelerle kendi zihniyetlerinin bozuk kodlarını deşifre ettiklerinin bri başka ifade ile kendi topuklarına kurşun sıktıklarının farkında değiller mi?!… Saplandıkları bataklığın farkında olmadıklarını söylemek imkansız, çünkü saplantılarının bütün argümanlarına eksiksiz riayet ediyorlar. Bunu Ergenokon davalarındaki “tahliye” komedisinde açıkça gösteriyorlar. O halde bunlar apatal ve angut değil.. peki ne bunlar?!… Gelecekten umutlarını kesmiş, ideolojik saplantının gözlerini kör ettiği “Yargıçlar” elitinin içler acısı son çırpınışları mı yoksa?!…
Yine köşemin kapasitesi doldu. Sonuçta vardığım neticeyi/değerlendirmeyi yarın sunmak üzere esenlikler diliyorum.
Yorumlar kapalı.