SENİN UYMAN KURTARMAZ !
Birada yaşıyorsanız kurallar vardır mecburen. Ve bu kuralların da bir şekilde insanlara hatırlatılması, kısaca kurallara uyulması gerekir. “Toplantı var girilmez, yüksek sesle konuşmayınız, sağa dönülmez, yavaşlayın, araç çıkabilir, lütfen çiçekleri koparlayın… “ gibi uyarılarla sık sık karşılaşırız. Kimi uyarılar da sözcüklerle yapılmaz. Şekiller, renkler kullanılmıştır. Ya da dikkat çekici seslerden yararlanılır. Tüm bunlar insanların kendilerinin ve birlikte yaşadıkları insanların zarar görmemelerini sağlamak adına, toplum düzenini ve güvenliğini sağlamak amacıyla yapılır.
Yöneticiler bir taraftan insanları nasıl kurallara uymaya yöneltiriz diye kafa patlatadursunlar, ya umursamazlıklarından, ya da özellikle kurallara uymamayı bir alışkanlık haline getiren, bunu kahramanlık kabul eden tipler vardır. Burada özellikle kuralsızlığı bir meziyet sanan insanlara seslenmek istiyorum. Bu insanlar nasıl bir yapıya sahip ki aslında uyarıya bile gerek olmayan durumlarda, mesela yere türküme konusunda duyarsızdır?
Kimi kuralları anlamak belki mümkün olmayabilir. Sebebi anlaşılmayan kurallar da çoğu zaman zorumuza gider. Ama “yere tükürülmemesi” gerçekten çok önemli bir kuraldır ve her insanın duyarlı olması gerekir. İşte esas sorun burada, neden uymaz insanımız, basit gibi görünen aslında kendisi, ailesi, kısaca yaşadığı toplum için son derece önemli olan bu kurala?
Sanıyorum kurallara uyma konusu hem eğitim, hem de görgü işi. Bakınız kimse üstüne almasın, gocunmasın. Tosyalı insanımız sokak temizliğine pek riayet etmiyor. Elbette belediyemiz bu konuda titizlik göstermeye çalışıyor ama insan olarak dikkat etmesek çevremiz temiz olmazki. İki taraftan da dikkat edilmesi gerekiyor. İnsan olarak önce kirletmeyeceğiz, kirletmişsek temizleme yoluna gideceğiz, temizlemeye gücümüz yetmiyorsa, kirletmişsek de hemen belediyeye haber vereceğiz. Bu şekilde kural da çıtır çıtır işleyecek, mis gibi bir şehirde yaşamanın tadına varacağız.
Toplum içinde yaşamanın gereği olarak kurallara uymalı, çocuklarımızı uyumlu hale getirmeli ve özellikle de sorumlu bir insan olarak uymayanları da uygun bir dille uyarmalıyız. “Ben uyuyorum ya”, demek kurtarmıyor. Toplum olarak topluca kurallara uymadığımız sürece netice almak mümkün olmuyor. Önce kendimizden, özellikle kendimizden, ailemizden başlayacağız kuralcılığa. Şöyle bakacağız; iş yerimizin önü temiz mi, biz mi kirletiyoruz? İnsanları rahatsız eden, düpedüz “kul hakkı yemek” olan, geçişleri engelleyen öteberiyi yaya kaldırımlarına koymuş muyuz? Bununla da kalmamış, asfaltın üstüne, dükkanımızın önüne, hem de reklamımızı yaparak “Filan Ticaret PARK YAPILMAZ” levhasını koymuş muyuz?
Bir de bütün bunlar yetmezmiş gibi iki tabure çekmiş, sigaramızı yakmış, çayımızı yudumlarken ayaklarımızı da asfalta doğru şöyle bir uzatmış mıyız? İnsanlar yanınızdan geçerken, araba da geçiyorsa o anda, size mecburen dokunmak zorunda kaldıklarında homurduyor musunuz? Allah aşkına kusura bakmayın ama “Yaya kaldırımları ve işyerinizin önü size “İlçe Trafik Komisyonu”ndan mı tahsisli, buralar için kaç kuruş vergi ödüyor sunuz?” diyesi geliyor insanın değil mi?
Yorumlar kapalı.