Selam ile…
Seçim telaşından kurtulup, normale dönmeyi umud ettiğimiz şu günlerde; geçen hafta bir bayan gazeteci tarafından gündeme getirilen Müslümanların sorgulama yapmadan itaat eden insanlar olduğuna dair iddiaya değinmek istiyorum.
Ulusal medyada yazan bir bayan; katıldığı bir televizyon programında bir siyasi parti liderinin: “Bir kitle var ki bu yüzde 25 ile 35 arasında değiştiği söyleniyor… Bu kitle hiç bir şeyi sorgulamıyor.” şeklindeki sözleri üzerine, “Bunu Türkiye’de, bir Müslüman ülkesinde beklemek biraz zor değil mi? Çünkü neticede İslam, merkezine bireyi değil cemaati alan bir din.” şeklinde bir açıklama getirdi. Ve bundan sonra kıyamet koptu.…
Öncelikle bu bayana biraz haksızlık edildiği kanaatindeyim. Şöyle ki; genel olarak Müslümanların durumuna baktığımız zaman bunu anlarız. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, günümüz Müslümanlarının büyük çoğunluğu sorgulama kültüründen uzak, beynini ve dolayısıyla akledip fehmedebilme yeteneğini rafa kaldırmış, tamamen sürü psikolojisiyle hareket eden insanlar haline gelmiş durumda. Bunda yüzyılların getirmiş olduğu itaat kültürünün etkisi büyük. Biraz açacak olursak; millet olarak zaten lidere kayıtsız şartsız bağlılık geleneğinden gelip yeni bir dine giren bir toplumuz. Bizim Müslüman oluşumuz da, Emevi hilafetinin sona erip Abbasilerin başa geçtiği dönemlere tekabül ediyor. Yani, Emevilerle başlayıp Abbasilerle devam eden bir baskı ve sindirme politikasının tam ortasında bir dönem. Sorgulayan, araştıran insanların din adamları da dahil olmak üzere zindanlara atıldığı, işkencelere ve fail-i meçhullere kurban gittiği bir dönem. Ve böyle bir dönemde bizler Müslüman oluyoruz. Bir de, “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” Mealindeki Nisa 59. Ayeti bütün idarecilere has kılıp ona göre yorumlayınca bugünkü sonucun ortaya çıkması kadar doğal bir şey olamaz.
Ancak, Müslümanların sorgulamadan kabule dayalı bir itaat kültürü içerisinde olduğunu savunan bu bayana sormak lazım. “Tamam, Müslümanlar bireyselliği kaldırıp cemaat kültürüne biat ediyorlar da ya size ne demeli? Doksan küsur yıldır bu ülkede tektipçiliğin, lider seviciliğin, insanları olduğundan daha yüce sıfatlara sahip göstermenin âlâsını sizler yapmıyor musunuz? El insaf…”
Yakın tarihimiz, Cumhuriyet’in ilk resmi tarih metni sayabileceğimiz nutukun okunup yayınlandığı 1927 yılından itibaren, hatta biraz daha öncesinden başlayarak ciddi bir beyin ameliyatına tabi tutulmuştur ve ameliyatın etkisi günümüzde de hiçbir iyileşme belirtisi görülmeden devam etmektedir. Ucundan köşesinden resmi tarihe en ufak bir eleştiriye dahi tahammül edemeyen, tarihin tozlu raflarından indirilip gün yüzüne çıkmayı bekleyen konularına değinenleri neredeyse hain ilan eden zihniyet de hâlâ bu narkozun etkisi altında olduğunu kanıtlamıştır.
Uzun süredir geçmişe tek odaktan baka baka reflekslerini yitirmiş olan gözümüzün hareketsizliğine, tek yöne bakmaktan tutulmuş boynumuzun ağrılarına sarsıcı bir açıklama getirmek ve kayıp hakikati bulmak için nerelere bakmamız gerektiğini şöyle öğütlüyor Kazım Karabekir Paşa :” Vatandaş ! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren. Sonra münakaşasını istediğin gibi yap… Birincisi vicdanına, İkincisi seciye ve irfanına dayanır. “
Biz de anlamadan, araştırmadan hemen balıklama atlamanın, dinimizce de uygun görülmediğini belirterek Hucurat Süresi 6. Ayetinin mealiyle bitirelim: “Ey iman edenler, herhangi bir “çizgi dışına çıkmış, itaatsiz, Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen” fasık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”
Seçim telaşından kurtulup, normale dönmeyi umud ettiğimiz şu günlerde; geçen hafta bir bayan gazeteci tarafından gündeme getirilen Müslümanların sorgulama yapmadan itaat eden insanlar olduğuna dair iddiaya değinmek istiyorum.
Ulusal medyada yazan bir bayan; katıldığı bir televizyon programında bir siyasi parti liderinin: “Bir kitle var ki bu yüzde 25 ile 35 arasında değiştiği söyleniyor… Bu kitle hiç bir şeyi sorgulamıyor.” şeklindeki sözleri üzerine, “Bunu Türkiye’de, bir Müslüman ülkesinde beklemek biraz zor değil mi? Çünkü neticede İslam, merkezine bireyi değil cemaati alan bir din.” şeklinde bir açıklama getirdi. Ve bundan sonra kıyamet koptu.…
Öncelikle bu bayana biraz haksızlık edildiği kanaatindeyim. Şöyle ki; genel olarak Müslümanların durumuna baktığımız zaman bunu anlarız. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, günümüz Müslümanlarının büyük çoğunluğu sorgulama kültüründen uzak, beynini ve dolayısıyla akledip fehmedebilme yeteneğini rafa kaldırmış, tamamen sürü psikolojisiyle hareket eden insanlar haline gelmiş durumda. Bunda yüzyılların getirmiş olduğu itaat kültürünün etkisi büyük. Biraz açacak olursak; millet olarak zaten lidere kayıtsız şartsız bağlılık geleneğinden gelip yeni bir dine giren bir toplumuz. Bizim Müslüman oluşumuz da, Emevi hilafetinin sona erip Abbasilerin başa geçtiği dönemlere tekabül ediyor. Yani, Emevilerle başlayıp Abbasilerle devam eden bir baskı ve sindirme politikasının tam ortasında bir dönem. Sorgulayan, araştıran insanların din adamları da dahil olmak üzere zindanlara atıldığı, işkencelere ve fail-i meçhullere kurban gittiği bir dönem. Ve böyle bir dönemde bizler Müslüman oluyoruz. Bir de, “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” Mealindeki Nisa 59. Ayeti bütün idarecilere has kılıp ona göre yorumlayınca bugünkü sonucun ortaya çıkması kadar doğal bir şey olamaz.
Ancak, Müslümanların sorgulamadan kabule dayalı bir itaat kültürü içerisinde olduğunu savunan bu bayana sormak lazım. “Tamam, Müslümanlar bireyselliği kaldırıp cemaat kültürüne biat ediyorlar da ya size ne demeli? Doksan küsur yıldır bu ülkede tektipçiliğin, lider seviciliğin, insanları olduğundan daha yüce sıfatlara sahip göstermenin âlâsını sizler yapmıyor musunuz? El insaf…”
Yakın tarihimiz, Cumhuriyet’in ilk resmi tarih metni sayabileceğimiz nutukun okunup yayınlandığı 1927 yılından itibaren, hatta biraz daha öncesinden başlayarak ciddi bir beyin ameliyatına tabi tutulmuştur ve ameliyatın etkisi günümüzde de hiçbir iyileşme belirtisi görülmeden devam etmektedir. Ucundan köşesinden resmi tarihe en ufak bir eleştiriye dahi tahammül edemeyen, tarihin tozlu raflarından indirilip gün yüzüne çıkmayı bekleyen konularına değinenleri neredeyse hain ilan eden zihniyet de hâlâ bu narkozun etkisi altında olduğunu kanıtlamıştır.
Uzun süredir geçmişe tek odaktan baka baka reflekslerini yitirmiş olan gözümüzün hareketsizliğine, tek yöne bakmaktan tutulmuş boynumuzun ağrılarına sarsıcı bir açıklama getirmek ve kayıp hakikati bulmak için nerelere bakmamız gerektiğini şöyle öğütlüyor Kazım Karabekir Paşa :” Vatandaş ! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren. Sonra münakaşasını istediğin gibi yap… Birincisi vicdanına, İkincisi seciye ve irfanına dayanır. “
Biz de anlamadan, araştırmadan hemen balıklama atlamanın, dinimizce de uygun görülmediğini belirterek Hucurat Süresi 6. Ayetinin mealiyle bitirelim: “Ey iman edenler, herhangi bir “çizgi dışına çıkmış, itaatsiz, Allah’ın emirlerini yerine getirmeyen” fasık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”
Yorumlar kapalı.