Bazen söze nasıl başlayacağınızı
bilemezsiniz, boğazınız düğümlenir nefes almak bile işkenceye dönüşür. Konuşmak
zordur ama anlar karşınızdaki. Bu gün 8 Aralık Cumartesi gününü gösteriyor
takvimler. Pazar günü Gazetemiz çıkmadığı için Pazartesi günü yani bu gün
sizler için yazıyoruz Cumartesiden. İçimde sanki bir bomba patlamış gibiyim.
Öğle namazını Pazar Camiinde eda ettikten sonra namaz sonrası bir esnaf
komşumla cami köşesinde karşılaştık. Ayak üstü sohbet ettik. Ne idi
sohbetimizin konusu, asla tahmin edemezsiniz.
Komşumla 6 Aralık Perşembe günü
Tosya’da gerçekleştirilen, maalesef bazılarının “Köpek toplantısından mı
geliyorsun?” diye dalga geçtikleri, kısaca “Sokak Hayvanları Dostlarımız”la
ilgili sempozyumdan bahsettik. Bu konudaki duyarlılığı için komşuma,
duyarsızların, kedileri, köpekleri dükkanının önünden tekmeyle uzaklaştıran,
futbol topu gibi fırlatan, sonra da ağza alınmaz küfürler savuranlara,
arabasının önüne atlayıveren bir kedi yavrusu için ayağını gazdan çekmeyen,
frene basma zahmetine katlanmayanlara inat çok teşekkür ediyorum. Allah (cc)
kendisinden razı olsun.
Çarşıda dolaşan, her tarafı uyuz illetinden muzdarip, sarı
renkli, tahminen iki üç yaşlarında bir köpek vardı. Çarşıya çıkan, araba
kullanan hemen herkesin önünden en az bir defa geçtiğine inandığım bir köpek.
Şimdi nerede o köpek biliyor musunuz? Bizim mahallenin çöp konteylırının
yanında yatıyor. Rahatına diyecek yok. Keyfi yerinde. Gözleri açık; uyuyor
sanmayın, karnı açlıktan birbirine yapışmış; zavallı hayvancağız ölmüş. Yani
bizim gibi duyarsızlarla dolu bu dünyadan genç yaşta ayrıldığı için bence mutlu
ve rahat yatıyor. Muhtemelen gece mahalleye gelen çöp arabasıyla kurtulacağız
ondan(!)
İçimde bomba patlamış gibi olmamın sebebi bu. Bir bakıma
kurtulduk hep birlikte. Hayvancağız hasta idi, mikrop saçıyordu bu bir.
İkincisi o hayvan büyük bir ihtimalle açlıktan öldü; biz de toplum olarak büyük
bir vebalden kurtulduk belki de. “Devekuşu yüke gelince “Kuşum”, uçmaya gelince
“Deveyim” der” miş. İşimize geldiği konuşmak, işimize geldiği gibi hareket
etmek. Yok öyle bir şey. Bir söz vardır, çoğumuz biliriz; “insanlardan o kadar
çok zarar gördüm, o kadar çok nankörlükler gördüm ki, köpeklere sevgim arttı”
der bir bilen. Keşke köpekler kadar sadık, kediler kadar kadir kıymet bilebilseydik?
Hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.