12 Haziran genel seçimlerinin ortaya çıkardığı en net sonuç Recep Tayyip Erdoğan’ın tartışmasız büyük bir siyasi lider olduğu gerçekliğidir. Erdoğan, AK Parti’yi 3. dönem girdiği seçimlerde % 50 oy oranı ile tek başına hükûmet etme olanağına sahip kılan bir lider olmakla kalmayıp, ‘balkon konuşması’nda yaptığı göndermeyle; başta Ortadoğu ve Arap coğrafyası olmak üzere, dünya siyasetini belirleyecek baş aktörlerden biri olacağının da işaretini vermiş oldu.
2002’den itibaren yapılan tüm seçim ve halkoylamalarının sayısal sonucu, Erdoğan’ın büyük bir siyasi lider olduğunu teyit eden bir işlev yüklendi sadece.
Büyük bir lider olmanın, halkının ve ülkesinin kaderine yön veren düzgün bir gönül insanı olmaktan geçtiği kadar, politikanın araç ve yöntemlerini ölçülü kullanabilmekten geçtiğini öğretmesiyle Başbakan, bilimsel bir araştırma tezi olarak incelenmeyi hak etmiştir öncelikle. Başbakan’ın bu denli başarılı performansının yanı sıra AK Parti milletvekili adaylarının özgün başarılarından söz etmek ise neredeyse imkânsız.
Adaylık belirleme sürecinde Başbakan mahallî ölçekli kriterler aramamış, nihai kararları tek başına vermiş, seçimlerin muhtemel sonuçlarının siyasi sorumluluğunu kendi üzerine almıştır.Adayların mahallinde tuttuğu yer ve konuma bakmayan Başbakan, kendi ölçütlerine göre aday belirlemiş ve bir bakıma çıkacak sonuca da baştan hazır olduğunu ilan etmiştir.
Başbakan’ın AK Parti’nin kurucuları ve genel merkez yönetiminden kimi dava arkadaşını seçildikleri illerden farklı yerlerde aday göstermesi, mevcut vekillerin 167‘sini geri çekmesi ve cemaatlerle aşiret liderlerine itibar etmeyerek onları aday göstermemesi büyük bir risk olarak algılanmasına rağmen; seçim sonuçları Başbakan’ı hiçbir şüpheye mahal vermeyecek ölçüde ‘halkını peşinden sürükleyen adam’ olarak tescillemiştir.
Son seçimde hiç bir milletvekilinin başarısı, seçilen vekillerimiz kusura bakmasınlar, kendi mahallinde belirleyici olmamıştır bence. Seçimlere damgasını vuran ‘tek adam’ Başbakan’dır.
Kastamonu’nun adaylarına baktığımızda bu tezi doğrulayacak doneleri bulabilmek mümkündür. Bir kere Kastamonu’nun yeni adaylarının popülaritesi ve vizyonu önceki vekiller kadar olmasa da aday gösterilmişlerdir ve bu durum vekilin niteliğine Başbakan tarafından çok büyük bir anlam yüklenmediğini; aksine Başbakan’ın seçimlere tamamen kendi performansı ile katıldığını gösteriyor.
Şurası açık; Başbakan Kastamonu seçimlerine herhangi üç isimle katılsaydı bile bu seçimleri kazanırdı. Zira, Kastamonu seçmeninin çoğunluğu ve AK Parti tabanı, Meclis dışında sayın eski vekilimizin performansının ne olduğu ya da yeni seçilen vekilimizin ve üçüncü sıradaki genç adayımızın performansıyla pek de ilgilenmedi. Seçmen asıl olarak Başbakan’ın bugüne kadar yaptıklarını benimsedi ve yeni döneme ilişkin projelerine inandı. İnandıkları bir Başbakan’ın aday gösterdiği isimler onlar için çok da önemli değildi, onları seçmek Başbakan’a olan inançlarını göstermekti, onlar da bunu gösterdi.
Diğer yandan bu seçimlerin en rahat parti örgütleri AK Parti teşkilatları oldu. Onlar da Başbakan’ın inanılmaz performansı üzerinden başarı çıtalarını yükseltmiş oldular.
AK Parti yerel örgütleri temayül oylaması sürecinde kıymete bindikleri intibaına sahip oldular ve yer yer kendi beğendikleri isimlerin fazlaca oy alması için uğraştılar ama, mülakat sonuçları onların da hayallerini suya düşürdü. Ankara’da yapılan mülakatların sonuçları, yerel parti örgütlerinin tercihlerinin hiç de önemli olmadığını biraz acı da olsa il ve ilçe teşkilatlarına hatırlattı. Teşkilatlar gördü ki, son sözü söyleyecek olan kişi, her türlü denklemi tek başına kuran, her türlü riski göze alan ve ‘sırtına kefenini geçirmiş’ adamdı; yani Recep Tayyip Erdoğan’dı. Bu zafer de tamamen O’nun eseridir.
Geride kalanlara gelince… Onlar, Başbakan’ın yaydığı ışığın etrafında kümelenen pervane böcekleridir. Onlar, iyi bir liderin çizdiği yoldan sapmadıkları ölçüde şimdilik başarılı sayılan öğrencilerdir. Adı 12 Haziran olan hikâyenin yardımcı kahramanlarıdır ancak.
Onlar; tabiri caizse şimdilik ampüle yapışan sineklerdir. Ta ki ampülün etrafını kirletene kadar. Tabi ki şimdilik teşkilatlar bunun tadını çıkaracaklardır haklı olarak. Özellikle İlçe Teşkilatının neşesi yerinde. Ama acizane şunu kısaca hatırlatma fayda olduğunu düşünüyorum: 11 Haziran günü göreviniz gereği, bulunduğunuz makamın yüklediği sorumluluk gereği iki büklüm olduğunuz “millet” in selamını seçimden önceki gibi alın, halini, hatırını seçimden önceki gibi sorun. Şunun şurasında seçime ne kaldı ki? Bizden hatırlatması.
Yorumlar kapalı.