Oruç sağlık ve sıhhat yolunu tutmaktır. “Oruç tuttun ki sıhhat bulasınız.” Sıhhat yolu ki o yol ancak beden ve ruhun birlikte korunmasıyla mümkün olur. Bedeni koruyup da ruhunu ihmal eden kişi aslında mutlu olamamaktadır. Bedenin doyması ruhu daima aç tutmaktadır. Ruhu aç olan kişi de mutlu olamamaktadır. Hayvani istekler ve arzular ancak ruhun tatmini ile mümkün olmaktadır. “Kalbler ancak allahı zikirle tatmin olur” emri bize bunu öğütlemektedir. “ Hiç yaratan bilmez mi?” Ruhun hasta ise dünyanın en güzel bedeni sende olsa adı yine delidir. Ruh hastası için hiç kimse ne mesut ve bahtiyar insan sıfatını kullanmamaktadır. Oruç da olduğu gibi bütün ibadetlerde işte böyle temel bir vazife de vardır. Bunu atlayan veya görmezden gelen modern çağın insanı yavaş yavaş da olsa bu limana demir atmak zorundadır.
Oruç kalkanı elinde bulundurarak hem koruma hem de korunma yolunu tutmaktır. “ Sizden evlenmeye gücü yetmeyenler (nefislerini şehvetten korumaları için) oruç tutsun” orucun koruma rolünü yukarda ki paragrafta kısaca izaha çalıştık. Korunma, kalkan olma vasfi ise, dıştan gelebilecek bütün zararlı etkenlere karşı bir kalkandır. “ Ben oruçluyum desin” ifadesinin altında aslın da ben oruçluyum diyerek oruçlu olduğunu karşıya hatırlatırken aynı zaman da hatırlama işi de vardır. “Ben oruçluyum, tutmalıyım kendimi” ifadesiyle ben oruçluyum, beni zorlama, sende kendini tut, ifadesi iç içe girmiş iki yönlü bir ikazdır.
Oruç itidal yolunu tutmaktır. Hem de en güzel öğretmenin dizinin dibinde “… Her aydan üç gün tutarsan Allah hasenata on misliyle karşılık verir, dolayısıyla bütün bir seneyi oruçlu geçirmiş gibi olursun…” Diyerek bütün yılı gündüzleri oruçlu geçirmeye azmetmiş sahabe efendimize bu şekliyle öğütleyerek, itidali öğretmiş, bir taraftan da ifrat ve tefrit yolunu kapatmıştır.
Oruç bereketi evinde tutmaktır. Oruç bereketi yüreğinde büyütmektir. Bu bereket hem ilimde hem kültürde hem de bütün nimetlerin en zirvesindeki bereketli bir ömürdedir. Her sene Ramazan ayı geldiğinde insanlarda bir telaş başlar. Erzaklar alınır yufkalar katlanır. Ama bayram olduğunda oruçlu birde bakar ki hiçbir şey tükenmemiş. Aç gözlerle sofraya oturan oruçlu bir an için yemeğin kendilerine yetmeyeceğinden endişelenir. Ama kalkarken hiçbir şeyin tükenmediğini görür. Ve dilinden – işte Ramazan bereketi- der.
Oruç saadeti, mutlu olmayı, ferahlığı, vüs’ati ( genişliği)i, huzuru yakalamak ve bu manada güzel ahlakı tutmaktır. Adeta son on gününde ramazanın insanlarda bir melekiyet vasfı görülür. Her oruçluyu naif bir haleti ruhiye kaplamıştır. Aslında özlem ve hasret yüreğine çörek gibi oturmuş, “ah imkan olsa da her günümüz ramazan gibi olsa” der. Kuran eczanesinden almış olduğu ilaç oruç potasında erimiştir.
Oruç mukabele ederek dost ile diz dize verip oturmaktır. Halleşmek, dertleşmek paylaşmak, okumaktır. Allahın evinde onun misafirleri, yine onun kelamının etrafında edebi hürmetle mukabele etmektedirler. Adeta cennet bahçelerinde bulunmanın hazzını yaşamaktadırlar. Nasıl bir huşu ve huzur kaplamıştır onları, onu ancak yaşayan bilir.
Oruç Babürreyyandan içeri girmektir. Hem de Yüce Rabbimizin misafirleri olarak “Lebbeyk” diyerek emri yakalamak, “Buyur kulum” ilahi fermanıyla Reyyandan cennete girmeye vesile yolunu tutmaktır.
Rabbimiz Bizi de yukarıda saydığımız nimetlendirdiğin bahtiyar kullarından eyle
Basri BEKTAŞ
Tosya Müftüsü
Yorumlar kapalı.