Seçim Analizi
ONUR Seçiminin
HASAR TESPİT RAPORU
%25,0 + %16,3 +
%13,1= Kürt Marksizmi’nin Zaferi !
Yüzüncü yılına yaklaştığımız
Cumhuriyet döneminin en kritik seçimini de geride bıraktık. Belki 14 Mayıs
1950’de yaşanan “Yeter Söz Milletin” temalı seçimi de bir dönüm noktası
olarak alabiliriz. Ancak, “Eski Türkiye Yeni Türkiye” bağlamında
yaşadığımız bu son seçim; milletimizin 21’nci yüzyılın “Türk Asrı”
olması yönündeki temel tercihini bir başka ifade ile “Sessiz Devrim”i
onayladığının “kilit taşı”nı yerli yerine koyması olarak tescil etmek
gerekirken HDP odağında yoğunlaşan KÜRT MARKSİZMİ seçimden zaferle
çıkmıştır.
Şimdi Kürt Marksizminin tüm milli
ve dini değerleri düşmanlaştıran karanlık stratejisi etrafında kurguladığı AK
Parti ve Recep Tayip Erdoğan düşmanlığının diğer tüm siyasi partileri bu
noktaya nasıl getirdiğini, bundan sonra yitirilecek her türlü maddi ve
manevi-milli ve dini değerlerin adım adım yokedilmesinde kendilerine düşen
vebalin yakıcı azabındaki katkılarını düşüneceklerini, ama zamanın geriye
döndürülemeyeceğini bir kara leke olarak alınlarında taşıyacaklarını bilmeleri,
bu konsorsiyumun oluşumuna katkıları oranında bu rezilliğe katkılarını bir “şeref
madalyası!” olarak torunlarına miras bıraktıklarının umarız idrakindedirler.
Kürt Marksizminin Türkiye
Zaferini tarihe not düşme adına irdelemk gerekiyor. Siyonizm’in dünyaya dal
budak salmış Güçlü uluslararası medyasının Amerikan, İngiliz, Alman ve İsrail
menşeli gazete ve televizyonları ile onların yerli ortak ve işbirlikçileri,
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı
Recep Tayip Erdoğan’nın en üst perdeden dillendirdikleri tüm uyarılarına
rağmen, Anayasal birer kurumsal kimlik taşıyan CHP, MHP, HDP ve diğer tüm
siyasi odaklarla onların illegal dayanaklarından öne çıkan DHKP-C, PKK, FETÖ
gibi irili ufaklı Amerian CIA, İngiliz MI6, Alman BND, İsrail MOSSAD destekli
terörist oluşumların tuzağına düşmüş, iktidar şehveti ile gösterdikleri gözü
kararmış saldırılarının Türkiye’ye kurulan tuzağa bile bile lades demişlerdir.
Eski Türkiye’nin “müesses nizam”ından güç alan bu siyasi muktedirler,
geride bıraktığımız seçimde Türkiye’nin kaderini altın tepsi içinde Kürt
Marksizminin odaklandığı HDP’ye ZAFER olarak sunmuşlardır.
Özellikle Doğu, Güneydoğu ve
Akdeniz bölgelerimizde cirit atan Amerian CIA, İngiliz MI6, Alman BND, İsrail
MOSSAD ajanlarının adeta bir “ajan cenneti”ne döndürdükleri ülkemizdeki
çabaları da bu ZAFER’in temel taşlarından biri olarak siyasi tarihimizdeki
yerini alacaktır.
Artık bu saatten sonra, CHP’nin
aldığı 132 Milletvekili ile MHP’nin aldığı 80 Milletvekilinin Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki varlıkları şık giyimli, fiyakalı figüranlıklardan öteye bir
anlam taşımayacak, onları oraya taşıyan konsorsiyumun biçtiği rolden milim
sapmalarına izin verilmeyecek, KÜRT MARKSİZMİ’nin 80 Milletvekilinden
oluşan grubuna mahkum edileceklerdir.
Onları oraya taşıyan
konsorsiyumun biçtiği rolden milim sapmalarına izin verilmeyecektir.
Değerlendirmemizin bu noktasında
şunuda kayda geçirmekte yarar görüyoruz; içinde bulunduğumuz bölge itibariyle
alınan sonuçlara baktığımızda yer yer son 13 yıldaki beklentilerimize karşılık
görememenin doğurduğu tüm kırgınlıklara rağmen, bölgemiz insanının o asil ve
firaset sahibi soğukkanlı, vakur duruşu ile tavrını yine “Yeni Türkiye”den
yana koyduğunu söylemek mümkün.
Sonuç itibariyle kazananlar ve
kaybedenler bir kez daha siyasi tarihimizdeki yerini alırken, alınan
sonuçların, milletimizin “Kızıl Elma”sı YENİ TÜRKİYE idealinin
bir başka bahara, bir başka tarih dilimine ertelendiğini, o güne kadar geçecek
zaman diliminde ise millet olarak ödeyeceğimiz bedelin “Eski Türkiye”
mirası Hasar Tespit Raporu manzarasında görülen bedellerden ağır olmamasını
dileriz. Kör topalda olsa çağdaş medeniyet kulvarında yürüyen demokrasimizin
topuğuna kendi ellerimizle sıktığımız kurşun, olmazsa olmazımız demokrasimizin KÜRT
MARKSİZM’ine esir edilmesi ile sonuçlanmıştır. Bu esaretin ölümle bitecek
akıbeti karşısında söylenebilecek son söz “hepimizin başı sağolsun!”.
Gelecek yarınlarımızda, Apo’yu
ipten alanların Pensilvanya ile Kandil sakinlerini Ankara İncekte’ki FETÖ
Sarayı’nda buluşturmalarına; 99 depreminden sonra deprem yardımları ile işçi ve
memura maaş ödenmesi utancını yaşatanların tekrar IMF kapısında dilencilik
yapacağımız günlere kapı aralayacakları günlerin yakınlığına; hastane, ilaç,
yağ, su, benzin ve ekmek kuyruklarının çok uzaklarda olmadığına; başörtüsünün
yeniden yasaklandığı, Kur’an kurslarının kapısına kilit vurulduğu, İmam
Hatiplilerin yeniden Zenci Türk olarak ötekileştirildiği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
sıradan seküler/laik bir devlet kurumuna dönüştürüleceği gün ve gündemlere de
hazırlıklı olalım.
Ve son söz: Onüç
yılda gerçekleştirilen ve “Yeni Türkiye” zamanlarına zemin oluşturmasını
beklediğimiz tüm “sessiz devrim” çabaları için başta Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak tüm AK
Parti kadrolarına sonsuz teşekkürlerimizi sunmak, kadirşinaslık borcumuzdur.
S. Karaca
Yorumlar kapalı.