*Genel geçer bir kaide olarak “zahir bâtının aynasıdır” denilir, kişinin iç dünyası tavır ve konuşmalarına yansır. Dolayısıyla dış görünüşe, konuşmaya, beden diline bakılarak kişinin karakteri hakkında nispeten malumat sahibi olunabilir. Ancak bu her zaman yanılgıya açık bir konudur. Görünüşün neredeyse tek kriter olduğu günümüzde görünüm – karakter paralelliğinden söz etmek hayli naif bir yaklaşım olur. Sinema oyuncularını düşünün; oynadıkları rolde ne kadar da gerçekçidirler. İçinde bulundukları ruh hali rolleriyle uzlaşmıyor olsa da, o rolü gerçek kişilikleriymiş gibi oynarlar. Bu o kadar öyledir ki, eğer onların oyuncu olduklarını bilmiyor olsak, oynadıkları rolün gerçek kimlikleri olduğuna kanaat getiririz.
*Modern kültür ne yazık ki hepimizi bir tür oyunculuğa mahkum ediyor. Oturuşumuz kalkışımız, giyim kuşamımız, konuşma ve beden dilimiz pek çok dış etkenle şekilleniyor. O bakımdan dış görünüşe bakarak yargıda bulunmak insanı yanıltabilir. İç dünyası, karakteri son derece olumlu bir insanın dış görünüş ve davranış kalıpları zihnimizde şekillendirdiğimiz iyi insan profiline uymayabilir. Ancak bu, o kimsenin iyi olmadığını göstermez. Diğer taraftan ortada bir mecburiyet yokken insanın iç dünyası, karakteri, kişiliği hakkında akıl yürütmek, hüküm vermek dinî ve ahlâki terbiyeye de aykırıdır.
Unutmamak gerekir, bizim ölçümüz İslâm’dır. Dinimiz iyi insanı sureten değil sireten, yani ahlâken olgunlaşmış insan olarak tanımlar. Niyeti ve ameli samimi olan kimse iyi insandır bizde. Çünkü hadis-i şerifte de buyrulduğu gibi: “Allah Tealâ sizin görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz, kalblerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim) Demek ki bir insanın dış görünüşünün bugünün “iyi insan” kalıbına uymuyor olması, onun iyi insan olmadığını göstermez. Elbette bugünün iyi insan anlayışının da ciddi şekilde sorgulanması gerekir.
*Düşünün ki bir şirket elemanı dış görünüşü itibariyle son derece profesyonel bir imaj ortaya koyuyor. Giyimiyle, kuşamıyla, konuşması ve tavırlarıyla göz dolduruyor. Ancak mesela yalancı ve iki yüzlü. Zaman zaman toplumda saygın bilinen, prestijli bir mesleğe sahip, eğitimli kişilerin yüz kızartıcı suçlara karıştığını hatırlayalım. Beri taraftan dış görünüşü bakımından olumlu imaji özellikler taşımadığı halde ahlâk, kulluk ve takva yönünden son derece olgun kişilerle karşılaşmak mümkün. Dolayısıyla insanı tanımada, iyi veya kötü olduğunu anlamada dış görünüş asla yeterli değil.
*Dinimiz dış görünüşte temizliğe, inceliğe, rahatsız edici olmamaya önem veriyor. Fakat “Sizin Allah yanında en değerli olanınız, en takvalı olanınızdır.” buyuruyor. O halde dış görünüşü itibariyle beklentilerimizi karşılamayan birinin Allah Tealâ katında üstün dereceye sahip olması muhtemel. Hadis-i şerifte de bildirildiği üzere; “Nice zayıf ve yırtık elbiseli kimseler vardır ki, Allah’a yemin verip ondan ne isteseler, Allah yeminlerinin gereğini yerine getirir.” (Hakim, Müstedrek, 3/292) Ne güzel söylemiş Hz.Mevlana “Nice insan gördüm üstünde elbise yok. Nice elbise gördüm içinde insan yok.” Hoşça kalın, dostça kalın.
Yorumlar kapalı.