Ay olarak yeni bir yılı başlatır ve mevsimin en önemli zamanını temsil ederOcak. Fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak etkisi altına alır insanı. Kimisi soğuğu, kar ve kışı severken bazıları da sıcak mevsimi severler. Yılın ilk ayı, yeni bir dönem olması bakımından hayata format çekmek ve yeni başlangıçlar için güçlü bir umut vadeder. Geçen zamanın muhasebesi üzerinden dünyanın pek parlak günler yaşamadığını düşünürsek bu yeni dönem yeni hedef ve umutlar barındırabilir. Tarihsel ve konjonktürel beklenti içerir. Bireysel olarak ise değişimin arzusunu içinde barındırır ocak…
Diğer taraftan günler kısalmış, havalar soğuktur. Melankolik olmayı sevenler için güzel bir fırsattır. İçe döner insan. Güneşi daha az görürüz. Geçmişe gider, hatalarımıza üzülür, doğrularımıza seviniriz. Beklediklerimizi getirmediği için de kızarız geçen günlere. Ocakla birlikte umutlanırız yeniden. Nostaljiyi çağırırız belleğimize. Kendimizle gurur duyduğumuz da olur, karmaşık duygular eşliğinde pişmanlıklarımızı da sıralayabiliriz bu istikrarsız havaların eşliğinde.
Geriyeçekiliş, mevsimsel hastalıklar zinciri ve içe kapanma sonucu bir boşluk hissi de oluşturabilir kişi de. Sosyal etkinliklerin kısıtlanması motivasyonumuzu düşürebilir kimi günlerde. Duygularımız ise şekillendiğimiz inanç, kültür ve içinde bulunduğumuz sosyal yapıya göre hareket kazanır. Hangi kitaptan, filmden, çevreden, insandan, duygudan ya da kültürden besleniyorsak o çevresel faktörlere göre de beklentilerimizi düzenleriz. Lakin insan, hayatın gerçeklerinden uzakta ise yenileneceğim zannı ilebir hayal dünyasında yaşarken kendisini kandırmayı sürdürür. Ocak rüzgârı gibi yeller eser, istikbal rüyasına hesapsız girdiği yolların sonunda…
Kış mevsiminin tam da terazi noktasında yer alan ocak, iklimin ve çevrenin doğasından da nasiplenir bir miktar. Evet kış ayları dinginlik fırsatıdır şahsi düşünceme göre. Doğanın sessizliği, karın beyazlığı, yılın ilk ayı olması ve doğduğum zamana tanıklık etmesi nedeniyle, dinginlik ve durulma için bir hediyedir. İçe dönmenin derin hazzı, kendimle konuşmanın rahatlığını sunar. Ömrüme sığdırdığım ocak aylarına ve geride kalan kış günlerime alıp götürür beni. Yakın ya da uzak mazime doğru seyahate çıkarır. Duygusallığıma ve özlemlerime dokunur. Gecelerin soğukluğuna inat sıcak bir yönelişi hatırlatması bakımından değerlidir benim için. Ömrün çoğu gitmiş azı kalmıştır. Bundan sonrası için ufukta yeni bir vuslat çağrısı dalgalanır adeta bir bayrak gibi. Çocukluğumun kış günleri mi diyorsunuz. Dağlardan çektiğimiz odunlar. Kızaklara binişimiz. Ava gittiğimiz zamanlar. Kapanlara kuş tutturduğumuz çocukluk hatıralarım bir bir geçer gözümün önünden. Köy ilkokuluna giderken her gün bir elimizde odun öbür elimizde okul çantalarımızı götürürken üşüdüğüm günler dile gelir. Ve daha nice niceleri… Bir bir sıralanır mazinin belleğinden. Nerede o günlerin katlanılan zorlukları, nerede şu zamanın imkanları. Zorlukla beraber gelen emeğin, çilenin zevki nerede?Şimdiki bolluğun zevksizliği nerede? Ne yaman çelişki değil mi…
Allah (cc) ömürlerimize bereket, bedenlerimize sıhhat versin. Geçmişten gelen hatalarımızı örtsün. Gelecek ömrümüzde bize yeni hedefler, ocak ayları ve ocak sıcaklığında nice güzellikler nasip etsin inşallah.
Yorumlar kapalı.