Efendimiz Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)e olan muhabbet ve O’na benzeme çabası sebebiyledir ki İslâm dünyasında asırlardır en çok okunan kitaplar arasında, Kuran-ı Kerim ve hadis külliyatlarıyla birlikte siyer yani Peygamber Efendimizin hayatına dair eserler de yer almıştır. Geçmişte bir gelenek halinde sürdürülen siyer okumaları, zaten bir mükellefiyet olan Sünnet-i Seniyye yanında, Müslümanları Efendimiz s.a.v. gibi davranmaya, O’nun yüksek ahlâkî meziyetlerini örnek almaya teşvik ederek daha faziletli kılmak amacına yöneliktir. Gül gibi kokmak için gül bahçesine girmek gerekir çünkü.
“Efendimsin, cihanda itibarım varsa sendendir.” diye başlar Şeyh Galib, Rasulullah s.a.v.’in aşkıyla kaleme aldığı şiirlerinden birine. Bu, öylesine söylenmiş bir söz değildir. Müslümanlar hem fert hem toplum olarak ne zaman Hz. Peygamber’i örnek almış, O’na uymaya çalışmışlarsa, Allah katında da diğer insanların nezdinde de kıymet ve itibar kazanmışlardır. Osmanlı’nın dünyaya hükmettiği ihtişamlı devirlerinde saraydan dergâhlara, kıraathanelerden evlere kadar her yerde yaygın bir siyer okuma geleneği vardır. Günümüzde olduğu gibi bu geleneğin terk veya ihmal edildiği zamanlarda ise Müslümanlar bu dünyadaki itibarlarını da yitirip zelil düşmüşlerdir.
Kabul edelim ki müşriklerin bile kendilerinden daha çok güvendikleri bir peygamberin ümmeti olarak bizler, bugün O’nun bize öğrettiği gibi yaşamakta sıkıntı yaşıyoruz. Sözlerimizi tutmak hususunda yeterince duyarlı davranmıyor, çabuk öfkeleniyor, kardeşlerimize af ve merhametle muamelede gönülsüz davranıyoruz. Kendimizi bu dünyaya fazlaca kaptırdığımız, nefsimize uyduğumuz oluyor. Böylece kendimizi küçük düşürüyor, dışarıdan bakanlara hoş bir görüntü vermiyoruz. Çünkü bu hoş olmayan görüntümüzü düzeltmek adına Siyer aynasına bakmayı epeydir ihmal etmişiz. Üzerimize yapışan, bizi cihanda itibarsız kılan olumsuzluklardan haberimiz yok.
Hal böyle olunca işlerimiz düzgün gitmiyor, gavsarımız daralıyor. Her şeyimiz var ama huzurumuz yok. Kendimiz, eşimiz, çocuklarımız velhasıl hepimiz huzurumuzu maalesef kaybettik. Yeniden huzur bulmak için O yüce yol göstericinin hayatını bir kez daha dikkatlice okumamız, verilen mesajları iyi algılamamız ve uygulamamız gerekiyor.
Dünyada ve ahrette huzurlu bir hayatımız olsun istiyorsak, Rehberimizi iyi anlayalım. En azından anlamak için gayret gösterelim. Unutmayalım; Allah (cc) “Bildiklerimizle amel edersek, bilmediklerimizi de bize öğretecek, gösterecek” Hoşça kalın.*rç*
Yorumlar kapalı.