Yıllar geçtikçe değişen yalnızca gecelerdir. Zaman bir takvim sayfası gibi sararmış, yıllar birbirini takip ederken, insanın sadece içindeki boşluk büyür. Ama bir şey var ki, değişmeyen, her zaman varlığını koruyan… O, her daim parlak ve saf kalan Allah’ın nurudur. Bütün zamanlara dair ve kuşatıcıdır. İşte o nurlu gecelerden birine daha ulaşmak nasip oluyor. Berat Kandili, Hz. Âdem’den kıyamete kadar her gönle dokunan, her kalpte yankı bulan, bir sevdanın peşinden sürükleyen yüce bir aydınlıktır. O feyz yağmuru ki, yalnızca bir geceyle sınırlı değildir. Amentüye inanmış, O’na yönelmesini bilene her gece yağar. Her an bir ferahlık ve şuur bırakır sevdalı gönüllere. Her sene devrini yaptıkça ömrümüze misafirliğini sürdürür. O kandil ki bir öncekinden bu zamana kadar bereketi devam eder. O vakitte yapılan taksimat süresini doldurur. Yeni bir Berat Kandil’iyle yeni bir taksimat daha yapılır. Bu yüzden de daha bir derinden özlem duyar iman etmiş gönüller.
Berat Gecesi’nin derinliğinde nice inciler saklıdır. Öyle ise bu okyanusa dalacak gönül erleri kendisine ayrılan taksimatı çıkartarak nimetlenirler. İç dünyamıza yönelik yapılacak bir muhasebe, fert acısından önemli olduğu kadar toplum açısından da bir o kadar önemli ve zaruridir. Bu nedenle; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının doruk noktasına ulaştığı böyle kıymetli zamanları fırsat bilerek, kırgınlıklara son vermeliyiz. Gönülleri alınması gerekenleri arayıp kandilleri kutlanılmalı, fakir fukara hatırlanıp, sadakalarla ihtiyaçları giderilmelidir. Hastane, yetimhane ve evde yatan hastalar ziyaret edilerek dertleri paylaşılmalı ve sorunlarına yardımcı olunmalıdır. Ancak bu şekilde hareket edersek; ferdi, dini ve sosyal hayatımıza derinlik kazandırabilir, pek çok fenalık ve kötülüğün hüküm sürdüğü günümüzde insanlık, bu gecenin bereketi ile huzur ve barışa kavuşabilir. Kalp kırmak üzere hiçbir fırsatın kaçırılmadığı (!) şu zamanda nefsi emmareler kontrol altına alınabilir.
Ayrıca, dünyanın küresel güçlerce istila edilmeye çalışıldığı bu noktada, müslüman kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılarla, mazlum ve mağdurluktan kurtulabilmek adına kandilimiz yine fırsat bilinmelidir. Bu kandilde de İslam dünyasının kendi sorgulamasını yapmasına vesile olması için dualar edelim. Hz. Peygamber (sav)’in bu gece hakkında ki; “Allah Teâlâ, Şâban’ın on beşinci gecesi, -rahmetiyle- dünya semasında tecelli eder ve Kelb Kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.”(4) müjdesini unutmayalım.
Eğer biz Berat ve benzeri geceleri bu bilinç içinde samimiyetle ihya etmeye çalışırsak; Allah (cc) da bizlere, dünya ve ahiretin güzelliklerini, cömertçe ihsan eder. Gönüllerimizde, Zat’ının gerçek sevgini hissettirir. Nefsin sefil dünyasından kurtulmaya kolaylık sağladığı gibi, daha takva bir konuma yükselmemizin de kapısını açar. Hz. Aişe validemizin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz (sav), Berat gecesini ibadetle geçirmiş ve kıldığı namazın secdesinde şöyle dua etmiştir; “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum. Ya Rabbi! Senden yine Sana iltica ediyorum. Sen yücelerden yücesin, Seni layık olduğun şekilde medh-ü sena edemiyorum. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim. Sen ancak kendini övdüğün gibisin.”(5)
Öyleyse; Ruhumuzun arınması, tövbelerimizin kabul olması ve günahlardan sıyrılabilmemiz acısından en önemli fırsatlarından birisi olan ve meleklerin bayramı diye nitelendirilen bu geceyi, gerçekten Beratımızı elimize alabilmek niyetiyle değerlendirelim. Uyku ve gafletle geçirmeyelim. Kul olmanın güzelliği içinde Allah’ın (cc) Rab olma hakikatine sığınmamızın bilincine erebileceğimiz bir şuurla beratımızı ihya edelim.
Ne mutlu bu gecede rükû, secde ve dua edenlere! Ne mutlu Allah korkusundan ağlayan gözlere! Ne mutlu Allah (cc) diyen dillere ve gönüllere…
Kandil hürmetine imanlarımızın, aşk, şevk ve heyecanla yeniden tazelenmesini temenni ediyor, Berat Kandilinizi tebrik ediyorum.
Yorumlar kapalı.