Maddenin Esareti

İlk insandan günümüze kadar dünya bir uygarlık mücadelesi vermiştir. Batmış, çıkmış, tufanlar görmüş. Kazanmış ve kaybetmiştir. Kimi zamanda kendini unutmuş ve maddeye tapınmış. Ruhunu ve duygusunu çarpık şekilde kullanarak insanlığa canavarca bir hunharlığı miras bırakmıştır. Oysa uygarlaşma yarışı insanın hayatını kolaylaştırması gerekirdi. Allah’ın yeryüzüne gönderdiği nimetler kanaat içinde taksim edilseydi, herkes hakkına razı olsaydı ve paylaşım ahlakı tesis edilebilseydi bunca savaş çıkar mıydı hiç? Cinnet geçirmiş, delilikle eş olmuş canilikler, insanlık adına yüz karası olaylar tarihe kayıt düşülür müydü?

İnsanoğlu medenilik yerine azgınlığı seçmiş, kul olduğunu unutmuş ve kendini ilahlaştırmıştır. Aklını savaş aletleri üretme yolunda kullanarak bunları insanlar üzerinde tatbik etmiştir. Yabanilikte hayvanları geçmiş ve ölümlü olduğunu bir türlü kabul etmemiştir. Yaratılmışın en şereflisi olma rütbesini yeterli bulmamış olacak ki şeytanla arkadaşlığının neticesinde geleceğini gayya kuyusuna atmaktan hiç çekinmemiştir.

Oysa kalbî rikkatin enginliğinde, akıl ve muhakemenin zenginliğinde, duygusal huzurun benliğinde ve ruhsal doyumun tatmininde mükemmel bir hayat yaşamak varken kötü ve yanlışı seçmiştir. Aklı ziyan etmiş, muhakemeyi yok etmiş, duyguları kötü yönde kullanmış, huzursuzluğu insanlığa bela etmiştir. Ruhun açlığında spastikler seviyesine düşmüş, ferdiyetçi bir fakirlik içinde iç buruntularıyla kıvrana kıvrana bir yaşam sürmeyi tercih etmiştir. Halbuki yaratışın öylesine ulaşılmaz duyguları ve ruhsal zenginlikleri var ki. İçsel ve ruhsal derinliğin iklimi o kadar huzurlu ve keşfedilmeyi bekliyor ki, hali hazırdaki bilinen ve hissedilenin çok ötesindedir.  Aklı ve becerisi o kadar kabiliyetlerle dolu ki daha çok çalışması gerekiyor yıllarca…

Bize verilen bu meziyetler, kendimiz ve insanlık için kullanılmadıkça bir kıymeti yoktur. İnsana hizmet etmesi gereken bilim, teknik, buluş ve icatlar insanı öldürmek ve büyük kıyameti koparmak için kullanıldığı sürece ne kendilerine ne dünya insanlığına huzur getirmeyecektir. En sonunda da ilahi azaba müstahak olacaklardır.

Medeniyet denilen çağ insanının, maddenin esaretinde kaldığını ve kendi olmaktan uzaklaştığını üzülerek görmekteyiz. Maddi tatminin ise doyumun aksine daha çok açlık oluşturduğunu ve maneviyattan habersizliği artırdığına da şahitlik ediyoruz. Kapitalist anlayışların samimiyetsizliği ve acımasızlığı her zaman meçhule sürüklüyor fert ve toplumları. Bundan kaygı duyanlar ise bir parça olsun duygunun güzelliklerinden keyif almaya çalışıyor. Ruhun tatminini sağlamaya çalışırken kul olma teslimiyetinin en güzel hazzına erişiyor. Yaratılış kurallarının teslimiyeti içinde insan olmanın derinliğine ulaşırken, ruhsal doyumun mutlu huzurunu elde ediyor. Menfaatçi olmak yerine yardımsever, kötülükten beslenmek yerine iyilikle huzur bulan, yaratıcıya isyan yerine itaat ederek ahlakın getirilerinden nasiplenen oluyor. Kendisini bilinmezliğin karanlığına değil ilahi mesajın yani vahyin aydınlığına açıyor.

Ne mutlu bu manayı bilenlerin rehberliğindeki varlık bereketinden nasiplenenlere…

Maddenin Esareti

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - Twitch view bot - mersin escort - casino siteleri - sms onay - Vbet Giriş - Betosfer - likitdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - Twitch view bot - mersin escort - casino siteleri - sms onay - Vbet Giriş - Betosfer - likit