Milli
Mücadele’den sonra Osmanlı’nın küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluş evresi olan erken dönemde, kendini kabullendirme adına hangi ülkelerle
ne gibi anlaşmaların yapıldığı, hangi tavizlerin verildiği, yapılan
antlaşmalarla edinilen kazanımların neler olduğu.. vs. topluma sunulanla
gerçeğin ne olduğunu ancak ilerleyen zamanlarda rejimin devşirdiği paralı
tarihçilerin yazdıklarının dışında, rejimin dışlayıp ötekileştirdiği
tarihçilerin cesur çıkışları sayesinde öğrenme imkanları ortaya çıkıyor.
Bunların son örneği, bugün 100’üncü yılını idrak ettiğimiz, unutturulan zafer;
Kut’ül Amare zaferinin yıldönümü.
1952
yılına kadar “Kut Bayramı” olarak kutlanan Kut’ül Amare
muharebesi, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli muharebelerinden biri olarak
biliniyor. Osmanlı Ordusu, Kut’ül Amare muharebesi ile Çanakkale’den sonra
İngiliz birliklerine en ölümcül ikinci büyük darbeyi vurmuştu.
Dicle
Nehri kıyısında Şattülarap kanalı ile birleşen Basra Körfezi’nin kuzeyi ile
Bağdat’ın güneyinde bulunan bir kasaba olan Kut’ül Amare’de konuşlu İngiliz
birlikleri ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlamış olan savaş,
kasabanın ele geçirilmesi ve Halil Paşa komutasındaki Osmanlı
kuvvetlerinin düşmana büyük bir darbe vurarak İngiliz ordusunun generali
Towshend dahil 13 bin İngiliz askerinin esir alındığı, onbinlercesinin
öldürüldüğü zaferle sonuçlanmıştı.
Savaşa
ve zafere ilişkin tarihin en kestirmeden özet kaydı böyle. Daha fazla bilgi
için, günümüz bilişim/iletişim imkanlarından yararlanılırsa ciltler dolusu
dökümana ulaşmakta artık mümkün.
Konuyu
köşeme taşımamdaki amacım, tarihi kayıtların bulunabilirliğine pencere açmak değil;
bu kayıtlarla dünya savaş tarihine tescillenmiş bir zaferin niçin bizim
tarihlerimizde yer almadığı, aldığı dönem bilgilerinin kayıtlardan silinmesi ve
unutulmuşluğa terk edilme ezikliğine/rezilliğine boyun eğilmiş olmasını daha
çok önemsiyorum.
Eldeki
veriler, Kut’ül Amare zaferinin 1952
yılına kadar ülkemizde “Kut Bayramı” olarak kutlandığını gösteriyor.
Ancak son birkaç yüzyıldır yaşamadığı bir yenilgiyi Kut’ül Amare’de yaşamış
olan İngilizlerin bunu hiçbir zaman hazmedemediklerini, üstelik bir de bu
savaşın tarih kitaplarında yer almanın ötesinde, “Kut Bayramı” adıyla
her yıl Türkiye’de kutlanmasını kendi tarihlerinin “yüzkarası” bu
lekeyi silmek için baş vurdukları sonuçsuz kalan tüm diplomatik
atraksiyonlarının karşılığını Türkiye’nin NATO üyeliği sürecinde yakaladılar.
İngilizlerin yoğun baskısı sonuç vermiş ve Türkiye baskılara boyun eğerek hem “Kut
Bayramı” kutlamalarına son vermiş hem de “Kut’ül Amare Zaferi”nin
tüm izleri okullardaki tarih kitaplarından da silinmiştir.
Gelelim
günümüze; “Yalan Söyleyen Tarih Utansın” söylem ve külliyatına
itibar gösteren bizim kuşaklar, yaklaşık olarak 25-30 yıl kadar önce böyle bir
tarihi olgunun yaşandığına ilişkin bilgi kırıntılarına vakıf oldu ise de, son
döneme kadar 1952’den günümüze iki-üç kuşaktır gerçeğin gizlendiği ya da
çarpıtıldığı “resmi tarih”in yalan üzerine kurulu tezleri ile
yetinmek zorunda bırakıldık.
Şükürler
olsun ki bugün, Kut’ül Amare Zaferi, bu yıl tüm yurtta çeşitli etkinliklerle
kutlanacak. Başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumların da katkılarıyla ülke çapında
sempozyumlar, belgeseller ve savaşı anlatan sergiler düzenlenecek. Milli Eğitim
Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da 29 Nisan 2016 Cuma günü(bugün) 100.
yılına girecek şanlı zaferin her yıl hatırlanması için 29 Nisan’ın zaferin yıldönümü
olarak kutlanması için etkinlik takvimlerinde yer verdi.
Basına
yansıyan program bilgilerine göre; Devletin zirvesi bizzat İstanbul’da
yapılacak törende hazır bulunacak, “Başkan” Recep Tayyip Erdoğan
ile Başbakan Ahmet Davutoğlu, bölgesel gelişmelerle ilgili uluslararası camiaya
mesajlar verecek. Törene, Irak’tan Kut’tan ve zaferde desteği bulunan
aşiretlerin torunlarından da katılımın olacağı bilgi notları arasında yer
alıyor.
Böylece
atalarımızın 100 yıl önce yazdığı bir kahramanlık destanının hikayesini, 64 yıl
aradan sonra yeniden anma imkanımız olacak. Bugünlerde karşı karşıya olduğumuz meydan
okumaların, uluslararası kumpasların da doğru algılanmasına vesile olması
dileği ile hepinizin “Kut Bayramı”nı tebrik ediyor, o muhteşem
zaferin tüm kahramanlarını minnet ve şükranla anarken “Ruhlarınız
şadolsun” diyorum.
Yorumlar kapalı.