Kredi İşlemlerinde

KREDİ İŞLEMLERİNDE MALİ TABLOLARIN ÖNEMİ ve BASEL KRİTERLERİ

İşletmelerin aldıkları kredileri geri ödeme gücüne sahip olup olmadıkları hakkında önemli bir veri kaynağı olarak mali tablolar, (Gelir Tablosu, Bilanço, Mizan, İşletme hesabı Özeti vs.) bankalar tarafından incelenmektedir. Fakat analize tabi tutulan bu tablolardaki bilgilerin doğruluğu, güvenilirliği ayrı bir sorunu ortaya çıkarmaktadır.

Kredi analizinde bankaların, işletmelerin mali tablolarına olan güvenlerini ölçmek ve bu mali tablolara güvenmiyorlarsa güvensizliğin nedenlerini ortaya çıkarmak amacı ile yapılan bir anket çalışmasına göre bankaların şirketlerin mali tablolarına %83 oranında güvenmedikleri ortaya çıkmıştır. Güvensizlik nedenleri olarak ise; gerçek verileri içermemesi, kayıt dışı ekonomi, eksik ve hatalı kayıtlar, vergi kontrolündeki yetersizlikler sayılmıştır.

Kayıt dışı ekonominin çok fazla olduğu bir ülkede, mali tablolarla %100 doğru bir değerlendirme yapılamaması normaldir.

Ancak bankalar mali tablolara güvenmemelerine rağmen, resmi bir zorunluluk olmasa da kredi verecekleri zaman, güvenirlilik analizinde bu tabloları istemektedirler. Bankaların mali tabloları firma hakkında genel bir bilgi edinmek için istedikleri görülmektedir. Haklı olarak bankaların kredi vereceği firmalar hakkında bazı bilgilere sahip olması gerekir. Banka, müşterisi hakkında ne kadar fazla bilgiye sahip olursa kredi riski de o oranda azalmaktadır.

İşte, AB standartlarının iş hayatına uyumunu ve firmaların entegrasyonu sağlamak için giderek önemli bir konu haline gelen Basel II kriterleri burada devreye girmektedir. Basel II uyum sürecinde firmaların gerekli alt yapı çalışmalarını bir an önce tamamlamaları gerekmekte olup aksi takdirde bankalardan kredi alamaz hale gelecekleri kaçınılmazdır.

Basel II de, kredi kullananın riskliliği, derecelendirme sisteminden elde edilen firma derecelendirme notları ile belirlenmektedir.

Ekonomide yaşanan olumsuzluklar, sektörel bunalımlar, kur riski gibi etkenler bankaların kredi politikalarını ve faiz oranlarını doğrudan etkilemektedir. Ekonomide istikrar artıkça, güven sağlandıkça bankaların kredi dönüşümlerinde sorun yaşanmayacak, sermayelerinden önemli kayıplar olmayacaktır.

Firmaların bilançolarının gerçeği yansıtması gerekmektedir. Kayıt dışı ekonomi ağırlığını halen sürdürmekle birlikte, Basel 2 kriterlerinin devreye girecek olması, firma ve bankaların acilen bu konuda gerekli tedbirleri almasını gerektirmektedir. Bilançoları daha gerçekçi olan firmaların daha güven verici ve daha düşük maliyetlerle kredi bulacağı gerçeği unutulmamalıdır.

EMEKLİLİK İLE İLGİLİ SORU ve CEVAPLAR

            Bu bölümde her hafta bir okuyucumuzun emeklilikle ilgili sorusuna cevap vermeye çalışacağım.

Soru   : Doğum tarihim 1965. 1994 yılından toplam 235 gün SSK hizmetim var. Halen Bağ-Kur primi ödüyorum ve bugün itibari ile toplam 11 yıl 12 ay Bağ-kur hizmetim var. 18 ay askerlik yaptım.
Emekli olabilmem için ne kadar daha prim ödemem gerekiyor.

Cevap : Bağ-Kurdan emekli olabilmeniz için, Askerlik sürenizi borçlanıp öderseniz, 9000 günü tamamlayıp, 56 yaşında emekli olabilirsiniz. SSK’dan prim ödemeye başlarsanız, 54 yaşında ve 5675 gün prim ödeyince emekli olursunuz. Bu durumda SSK’dan 2 yıl daha erken ve daha az prim günü ile emekli olabilirsiniz.

PRATİK BİLGİLER

– 31 Mayıs’a kadar 2009 yılı Vergi Matrahını gösteren Vergi Levhası Tasdiki yapılacak,

– Form (Ba) ve (Bs) ile Bildirilecek Tutar (KDV hariç): 5.000,00 TL

2010 ve mütakip yıllar için (396 no.lu VUK Teb.) düzenlenen formlar, takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamına kadar verilecektir.

Motorlu Taşıtlar Vergisi Tarifeleri

(I) SAYILI TARİFE