İnsanın iç dünyası iyi ve kötü duyguların harmanlandığı bir yerdir. Orada her şey barınır tıpkı orman gibi.Eğer bir şahıs iyi bir eğitim ve öğretim görmüşse iyi duygularını, yoksa -aldığı eğitim yeterli veya istenilen düzeyde değilse- kötü ve zararlı duygularını öne çıkarır.
“Eğitemediğin kişiye bilgi yüklemek, hırsıza merdiven dayamak gibidir.” Öyle bir toplum haline geldik ki herkes birbirinden şikâyetçi. Hiç kimse kimseye güvenmiyor. Yolsuzluklar ve onun getirdiği yoksulluk günden güne artmakta. İşin garibi bunun bir çâresi yok mu diye kafa yoranların sayısı ise oldukça az. Peki bu hep böyle mi gidecek? Birileri bu gidişata dur demeyecek mi?
Elbette her şeyin bir çâresi olduğu gibi kötülük ve yolsuzlukların da bir takım çâreleri vardır. İşte bunların en başında da olmazsa olmaz diyebileceğimiz üç temel şart: Allah korkusu, Devlet otoritesi, İnsanlardan utanma duygusu yani haya. Eğer bu üç duygu bir toplumun fertlerine eğitim ve öğretim yolu ile verilir, genç nesillerde devlet eliyle buna uygun yönlendirilirse elbette suç işleme oranı asgari seviyeye iner, aksi takdirde ne suç, ne de suçlu azaltılabilir.Bir toplum düşününüz ki o toplumda ne Allah korkusu, ne devlet otoritesi ne de insanlardan utanma duygusu kalmamışsa böyle bir toplum pimi çekilmiş bir bomba değildir de nedir?
Bu üç duygu kafalarda ve kalplerde yer etmedikçe suç işleme oranı azalmayacaktır. Suç işleme oranı esas mânâda bu üç duygunun varlığı veya yokluğuyla ilgili olduğu gibi, kuvvetliliği ve zayıflılığıyla da ilgilidir. Öyleyse geliniz bu milletin evlatlarının kafasına ve gönlüne soylu tohumlar ekelim. Bünyemize ters düşen karakılçık tohumlardan vazgeçelim. Bir ilaç birilerinin bünyesine iyi gelmiş olabilir, ama o ilaç bizim bünyemize iyi gelmiyor üstelik bir de alerji yapıyorsa, aynı ilaçta diretmenin ne anlamı vardır? “Ne ekersen onu biçersin” “Rüzgâr eken fırtına biçer” atasözleri bunun için söylenmemişi mi? Bir Çin atasözünü bir kez daha altını çizerek hatırlatmak istiyorum. “Bir yılını düşünen pirinç eksin, yüz yılını düşünen fidan diksin, istikbâlini düşünen ise insan yetiştirsin.”
O halde bütün zararlı faaliyetlerden ve türlü suç ve cinâyetlerden kurtulmak istiyorsak, eğitim ve öğretime önem vermeli ve bu üç duyguyla beslenmiş kaliteli nesiller yetiştirmeliyiz. Tarihin hiçbir devrinde suç sıfıra indirgenememiştir. Suçun sıfırlanması fıtrata aykırıdır. O halde hepimizin ortak çabası, suç işleme oranını asgari seviyeye indirmek olmalıdır. İşte bunun yolu da bu üç maddeden geçmektedir. Sözün özü, “Kork Allah’tan korkmayandan.” Hoşça kalın.*rç*
Yorumlar kapalı.