Yazıya nereden başlasam diye düşünüyorum; bir yanda Klçdaroğlu cilalayıp parlatan, bir komplo düzeneğinden sonra manşetleriyle CHP Genel Başkanlığına taşıyan candaş medyanın en inatçı kaleminden ilan ettiği 11 maddelik “Kemal KIlıçdaroğlu için hazırlanmış bir ‘hasar tespit raporu’ olarak da okuyabilirsiniz” dediği manşetle gelenin manşetle gidiş öngörüsü ve üzüntüsü, diğer yandan CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın, teşkilatlara gönderdiği genelgede, ‘Deniz Baykal’a yakın milletvekilleriyle referandumda çalışılmayacak’ talimatı üzerine İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, yasağa tepkisini, “CHP’nin tarihinde bugüne kadar olmayan şeyler oluyor” ifadesiyle parti yönetimini eleştirirken, “Bu parti, CHP’nin felsefesini, ahlakını özümsememiş olan insanlar tarafından yönetiliyor” cümlelerini aynı gün içinde okuyoruz.
Kılıçdaroğlu, bunların yazılıp söylendiği günde ne “Kılıçdaroğlu bize de halk tipi havuzlu villa”diye afiş asan vatandaşlara ne de “Torunun mu önce emekli olacak yoksa oğlun mu?” sorusuna cevap vermeden Kastamonu Nasrullah Meydanında hemşehrilerimize hitap ediyor, yine bilindik söylemiyle Başabakan Erdoğan’ı hedef almış, kendilerinin dürüst politikacı olduğunu, iktidara geldiklerinde dürüst politika izleyeceklerini halka anlatmaya çalışıyordu. Referanduma sunulan Anayasa Paketinin içeriğine girmeme konusundaki kararlılığı ile konuşmasının ardından beyaz güvercin uçurup, vatandaşlara karanfil dağıttıktan sonra Kastamonu’dan ayrılmıştır.
Şu tesadüfe bakın o Nasrullah meydanında konuşurken, aynı saatlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Kanaltürk Ankara Temsilcisi Sami Dadağlıoğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Pazar Politika” programına konuk oldu. Kılıçdaroğlu’nun havuzlu villası olduğunu ve SSK genel müdürlüğü döneminde 71 akrabasını işe aldığını ortaya çıkaran Gökçek, CHP lideri hakkında yeni iddialar gündeme getirdi:
Daha önce Kılıçdaroğlu’nun SSK genel müdürlüğü döneminde bütün akrabalarını işe aldığı, ihalelerde yolsuzluk yaptığı, 7 daire sahibi olduğu, evinin duvarlarındaki 8 tablonun en ucuzunun 70 bin lira değerinde olduğu ve 850 liralık ayakkabı giydiği iddialarıyla gündem oluşturmuştu Gökçek.
Pazar günü ise, Kılıçdaroğlu’nun SSK genel müdürlüğü dönemine ait bazı belgeleri paylaştı. Buna göre Kılıçdaroğlu, yurtdışından ithal edilen 25 dolarlık kalp stentlerini, kuruma 2 bin 450 dolar gibi fahiş fiyatlara mal etmiş. Ayrıca 900 dolarlık bir kardiyoloji cihazı da 4 bin dolara alınmış. Bu bilgileri, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından hazırlatılan raporlardan aktaran Gökçek, CHP liderine hitaben, “Mitinglerde ‘kul hakkı yemeyeceğim, bizim boğazımızdan haram lokma geçmedi’ diyen Sayın Kılıçdaroğlu, hangi dürüstlükten bahsediyorsun?” diye soruyor, yaklaşık 100 kat fazla fiyat verilen stentlerle ilgili olarak, “Nasıl müsaade ettin? Sen insan sağlığını bu kadar mı ucuz zannediyorsun? İnsanların sağlığı üzerinden ticaret yapılmasın. Bu stentin alınmasına göz yuman Kılıçdaroğlu, hangi dürüstlükten bahsediyorsun? ‘Bizim boğazımızdan haram lokma geçmedi’’ diyorsun. Bu mu dürüstlük?” şeklinde sorular sıraladı.
Gökçek, Kılıçdaoğlu’na SSK Genel müdürlük döneminde bazı hastanelerin bakım ve onarım tadilatlarıyla ilgili sorular da sordu. Gökçek, Kılıçdaroğlu’nun 27 Temmuz 1993 yılında Diyarbakır’da bir hastanenin onarımını 4 yılda tamamladığını, Aydın hastanesinin kalorifer yenilenme işinin 1996 yılında başladığını 6 yılda tamamlandığını belirterek, “Bir kalorifer yenileme işini 6 yılda yapan bir Genel Müdür, bu ülkeyi nasıl yönetecek. O dönemde SSK’nın zararının 1 milyar 111 milyon lira olduğunu belirterek, Kılıçdaroğlu’nun ülkeyi yönetmeye talip olmasını garip karşıladığını ifade etti.
Gökçek’in gündeme getirdiği olaylar bunlarla da sınırlı değil. Kılıçdaroğlu menkul veya gayri menkulleri üzerindeki şaibe bulutları yoğunlaşmaya başladı.
Yorumlar kapalı.