Son
birkaç haftadır ısrarla gündemimize dahil edilmel istenen “Barış masası”
dayatmasına, en net cevabı “Başkan” Recep Tayip Erdoğan, Salı
günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirdiği muhtarlar toplantısında
verdi; çözümü sağlayacak, içinde PKK’nın da olduğu modeli “Çözüm
arıyorsanız işte size çözüm; terör örgütünün en küçük izi, zerresi dahi
kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda çözümü gerçekleştireceğiz” diyerek
en yetkili ağızdan, en net ifade ile ortaya koydu.
HDP
Eş Genel Başkanı Selahattin Demitaş’ın daha birkaçgün önce PKK’nın sığınma
evlerinden biri olan Almanya’nın Berlin şehrindeki bir toplantıda dile
getirdiği basına yansıyan “Özerklik ilanıyla bir yere varılamaz”, “Hendek
savaşları kamu güvenliğini tehdit etti ve şiddeti tırmandırdı”, “Biz demokratik
bir partiyiz ve şiddetin her türlüsünü reddediyoruz”, “Şiddet başlı başına
siyasetin hareket alanını daraltır. Bizler şiddet olaylarının durmasını talep
ediyoruz. Şiddet ister doğuda ister batıda, nerede olursa olsun kabul edilemez.
Mücadelemizi demokratik yollarla yapacağız”… sözlerinin devlet
mekanizması içinde hiçbir karşılığının olmadığını böylece gördük.
Meselenin
geçmişini bilmeyen, PKK siyasi bürosuna çevirdiği HDP’nin Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş’nın bu sözleri 1984’denberi terörün acılarını yaşamış
toplumumuzda coşku ile karşılanmak yerine “yok hükmünde” kabul
görüyorsa, bunun sebebi Demirtaş’ın milyonca örnekle tescil ettirdiği “yalan
makinesi”ne dönmüş karakteri ile “Çözüm süreci” boyunca
sürekli olarak çözümü küçümseyen, değersizleştiren zehirli bir dil kullanması.
Daha
iki gün önce Genelkurmay’ın yayınladığı verilere göre, Temmuz 2015’ten 20 Nisan
2016’ya kadar olan zaman diliminde “20 subay, 55 astsubay,
123 uzman, 34 er, 153 polis ve 8 korucu olmak
üzere toplam 393 şehit”; Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu
bin 271 asker, Emniyet mensubu 755 polis ve 24 korucu yaralanmadan önce; çoğu
kandırılmış yada zorla Savaş Baronlarına boyun eğdirilmiş 5000’e yakın Kürt
gencinin cesetleri barikat/hendek/çukur siyaseti ile telef ettirilmeden, 400
bin civarında olduğu ifade edilen “öz yurdunda” mülteci/göçmen
konumuna düşen insanların huzuruna kastedilmeden önce söylenseydi, belki o
sözlerin biraz değeri olabilirdi. Ama, artık değeri yok ve yankı bulmuyor.
Berlin
konuşmasında “barış güvercini” pozunu takınan Demirtaş’ın aynı
günlerde New York Times’da da “Erdoğan’ın baskılarının tek zayiatı
basın özgürlüğü değil” başlığı ile yayınlanan yazısından
alıntıları Serbestitiyet.com sitesinde yazan Cengiz Alğan’ın “Demitaş
çark mı etti?” başlıklı 16 Nisan 2016 tarihli analizindeki
alıntılarından öğreniyoruz; PKK’nın siyasi büro sözcüsü haline gelmiş
Eşbaşkanın nasıl bir kin nefret yumağına dönmüş zihin kodlarını, o analizde
delilleri ile görmek mümkün. Bunları gördükten sonra, aynı söylemi
dillendirenlerin “Barış masası” masalına inanacak vicdan sahibi
hiçbir insanın, artık hiçbir inandırıcılığı kalmamış bu masallara değer
atfetmesi beklenemez.
“Masayı”
devirenlerin bundan böyle görüp görecekleri bir masadan bahsedilecekse eğer, bu
“Barış masası”nı kalleşlik masasına çevirmek istedikleri ikinci
bir masa değil; 24 Temmuz 2016 tarihinde devirdikleri masadan kaldırılan barış
ve huzur planları yerine, Devletin aynı masaüstüne serdiği “operasyon”
planlarının uygulama ve sonuçlarının takip edildiği “Operasyon masası”
olacaktır.
Ne
ikiyüzlü Batı’nın (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, İsrail)
dayatmalarının ne de PKK/HDP kıvranmalarının bu saatten sonra barış/çözüm adına
söylediklerinin ve söyleyeceklerinin hiçbir inandırıcılığı kalmadığından, ne
millet nazarında ne de “Operasyon masası” başındakilerin
kulaklarında bir yankısı olmayacaktır, olmamalıdır. “Mü’min bir delikten
iki kez ısırılmaz(sokulmaz)” diyen Yüce Peygamber(s.a.v)’in ümmeti,
artık tahammül sınırlarını aşan bu tuzağa bir kez daha düşmemelidir.
Akrebin/yılanın tıynetini/cibilliyetini değiştiremeyeceği firasetine sahip
ümmetin yöneticileri, akreplerin/yılanların yuvalandıkları yerleri onlar için
güvenli yer olmaktan çıkarmadan, başlarını ezmeden o “Operasyon masası”ndan
kalkmamalı. Süreç, ancak o zaman tamama ermiş olur.
Yorumlar kapalı.