“Yakınlara verilen sadakada iki çeşit sevap vardır:
1. Sadaka sevabı.
2. Akrabaya ikram sevabı.”
“Veren el, üstün olandır. Hayır yapmaya sana en yakınlardan başla. Önce annene, babana, kız
kardeşine, kardeşine ver, daha sonra en yakınlardan devam et.”
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor:
Resûlullah Efendimiz {s.a.v), ashabını sadaka vermeye teşvik etti. Bir adam Resûlullah’ın (s.a.v) saadetli huzuruna gelerek, “Yâ ResûlALLAH! Yanımda 1 dinar var, onu ne yapayım? diye sordu; Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Kendine harca”buyurdu. Adam, “1 dinarım daha var” dedi, Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Çocuklarına harca” buyurdu. Adam, “1 dinarım daha var” dedi, Resûlullah Efendimiz (s.a.v), “Hanımına harca”buyurdu. Adam, “1 dinarım daha var” dedi, Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), “Hizmetçine harca”buyurdu. Adam, “1 dinarım daha var” dedi, Resûlullah Efendimiz (s.a.v), “Bundan sonra kime vereceğini sen daha iyi bilirsin” buyurdu.
Âişe validemiz (r.ah), “Yâ ResûlALLAH! Benim iki komşum var; önce hangisine hediye vereyim?” diye sordu, Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Sana kapısı en yakın olandan başla” buyurdu.
Akrabalar yabancılar üzerine tercih edildiği gibi, dost ve ahbaplar da diğer tanışlar üzerine tercih edilir. Bu inceliklere riayet edilmelidir.
Hz. Ali (r.a) şöyle derdi: “Benim için, dostlarımdan kardeşlerimden birine 1 dirhem vermek, başkasına 20 dirhem vermekten, 20 dirhem vermek, başkalarına 100 dirhem vermekten, onlara 100 dirhem vermek, bir köle azat etmekten sevimlidir.”
Yakınların ihtiyacını giderdikten sonra hayır yapmak için güzel ahlâklı, sâlih fakirleri arayıp
bulmalıdır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v) şu tavsiyede bulunmuştur:
“Yalnız müttakilerin yemeğini ye, senin yemeğini de yalnız müttakiler yesin.”
Yorumlar kapalı.