İyi niyetli ve efendi olursan “saf,salak, aptal”, hakkını ararsan “çirkef”; iyi de nasıl davranacağız, neye göre davranacağız? Aslında neye göre davranacağımızın ölçüsü belli ve net : Kur’an ve Sünnet
Dinden uzak, ahirete imanı zayıf olan insanların, iyilik yapmayı veya iyi niyeti saflık olarak değerlendirmesi normaldir. Çünkü inanç zayıf olduğu için dünyada karşılığını görmediği bir iyiliği yapmamakta ve yapanlarında neden yaptıklarını anlamamaktadır.
İnançlı bir insan ise, bir insanın yüzüne tebessüm etmenin bile onun hesabına sevap yazılacağına ve bunun bir sadakaolduğuna, yaptığı en küçük bir iyilikle Allah’ın rızasına kavuşacağına inandığı için mecbur kalmadıkça insanlara en ufak bir zarar vermek istememekte, her zaman kendi menfaatinden fedakarlık yapmaktadır.
Bu durumda davranışları tuhaf karşılanan dindar bir insan Allah’ın rızasını esas tutup yine iyilik yapmaya ve iyi niyetini muhafaza etmeye çalışmalıdır. Ama bu iyi niyetini bilerek kötüye kullanan insanlara karşıda uyanık olmalı, gerektiğinde hakkını ve menfaatini arayabileceğini hissettirmelidir.
Her kötülük yapana iyilikle mukabele edeceğiz diye bir kayıt yoktur. Kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmek faziletli bir davranıştır. Ancak bunun suistimal edilmesine göz yummamak gerekir. Aksi halde salak, aptal durumuna düşeriz ki bu gözü açıkların daha da iştahını kabartır. Aç canavara karşı sevgi göstermek onun merhametini değil iştihasını açar. İnsanlığını kaybetmiş aç canavarlara karşı iyilik fayda vermiyorsa onların kötülüklerine karşı tedbir almak gerekir. İşte mesele de tam da burada başlıyor; nasıl tedbir almalıyız sorusu.
Bi kere çok dikkatli ve titiz hareket etmeliyiz, dikkatli konuşmalıyız. Kendimizi sorumluluk altında bırakabilecek söz ve davranışlardan uzak durmalıyız. Hani insan sabah uyandığında bütün azaları dile koşup “ne olur sen bu gün doğru dur da hepimiz rahat edelim” diye ricacı olurlarmış ya; dilimize sahip olmalıyız, elimize sahip olmalıyız.
Yorumlar kapalı.