Hz. Ömer (ra), “İslam’ın
ticaret hukukunu bilmeyen bizim pazarımıza gelmesin” diyor. Bu
müslümanın para ile olan ilişkisi bağlamında değerlendirildiğinde bir anlam
ifade etmektedir. Müslümanın para ile direk ilişkili oluğu hususların başında
nafakasını temin etmesi gelmektedir. Ancak sadece bununla da kalmamaktadır. Bu basittir
demek istemiyorum. Bu çok önemli bir husustur. Hatta kişinin hem rûhi hem de
bedeni ıslahı tükettiği rızkı ile direk alakalıdır. Bundan dolayı midesine
helal lokma giren kişiler yenidünyayı ıslah edecek ve gerçek medeniyeti kuracak
olanlardır.
Demek istediğimiz şudur. Kişi nafakasını helalinden
kazanıp da onu helal yollarla harcarsa; kulluk vazifelerinden bir olan en
önemli vazifeyi yapmış olur. Helal kazanç bu denli önemli ve bu kazancın
harcanacağı yerler de bir o kadar önem arz etmektedir.
Bizim de bu yazımızla, üzerinde durmayı arzuladığımız
konu işte bir yönüyle infak dediğimiz husustur. Allah adına harcama, Allah
adına verme yerlerinin, verebilme durumunun adıdır infak.
Bu para meselesi belki bir manada dünya savaşlarının,
ölümlerin, kan ve gözyaşının da sebeplerinden en başta gelenidir. Dünyayı bu
gün kana bulayanlar herhalde aç oldukları için değildirler. Olsa olsa bir varil
daha fazla Petrolu kendi hesaplarına aktarmak içindir. Kendi oburluklar için
dünyamızı kana bulamaktadırlar.
Bu arada mümin nerede diyeceksiniz? Elbette bende bu
soruyu sormak için meseleyi buraya getirdim. Müminlerden büyük bir grup da kapitalist
olmak için büyük çapa harcamaktadırlar.
Bu manada
yeni bir dünya için müminin güvenilirliğine ve adaletli bir dünyanın
kurulacağına imanına ihtiyaç vardır. Müslümanın hakkın adaletine rıza ve
yeryüzüne selamet olacağına dair teslimiyetine ihtiyaç vardır. Müminler
neredeler o vakit? İşte bu soru her gün birkaç kere sorulması ve sorgulanması
gereken durumdur.
Bu manada müslüman, paraya ve paranın döndüğü pazara hâkim
olmalı değil miydi? Öyle idi lakin müslüman paraya teslim olanlardan oldu. Hem
pazarı gitti ve hem de kendisi paraya esir gitti. Şimdilere müslümanların
debelenmeleri bundandır. Asrımızın bu kısmında müslümanların para ile büyük
sınavları vardır. Bu ateş bizim de kapımızı sarmaktadır.
Zamanımız müslümanlarından azımsanmayacak büyük bir
kısmı, zenginleştikçe cimrileştikleri,
cimrileştikçe zenginleştikleri esefe gözlenmektedir. Zenginleştikçe
paylaşmaktan ve sosyal sorumluluktan uzaklaştılar. Yani demek istediğimiz
şudur; müslümanların zenginleşmesiyle sosyal barışı sağlayan infak medeniyeti
aynı oranda güçlenmedi. Bilakis müslümanların da Dubaileri oldu. Onlarda Miami’ye
gittiler. Onlarında rezidansları oldu. Önce mahremiyetleri yıktık ve yırttık.
Daha sonra slogana bağladık. Vicdan yaptık lakin vicdan ehli olamadık.
Yorumlar kapalı.