İNSAN KİM İÇİN?
Şimdi sorgulayalım..Okuyan Nesilden ne kazandı bu Millet? Bunu görmek için at gözlüklerinden de kurtulmak gerek. Ticaretimize taş koyan adamın oğlu kızı da olsa, süregelen bir kan davasının temel direklerinden biride olsa, namus davası diyebileceğimiz, gelişmemiş cehaletimizin örneklerinden de olsa, okuyan nesli güzel müzakere etmek gerek. Hakkını vererek değerlendirmek gerek. Hukuki sorunlarımız adaletin önünde, medeniyetin sorunlarını halkın önünde ,millet ile kol kola çözmek gerek. Bunun için de okumak gerek.
Diplomalar, etiketler, sertifikalar çoğaldıkça daha büyük bir cehalet koca bir çığ gibi geldi can kapımıza dayandı. Ve gelenler, bizden hayat hakkımızdan vazgeçmemizi istiyor. İşte yedi düvele meydan okuyan diplomalı cahiller topluluğu korosu. Ellerinde silah, genç, ihtiyar, bebek demeden, kadın cocuk demeden katletmeye devam ediyor. Son yapılan beynelminel bir araştırmada, dünyadaki katillerin yüzde 85’i üniversiteli. Bu yüzdenin yüzde 15’ i akademisyen. yüzde 25’ i çeşitli dinlere mensup ilahiyatçılar. Yüzde 30’u saygın meslek erbabı ve gerisi emperyalist, kapitalist eğitim sisteminin yetiştirdiği diplomalı işsizlerden oluşan bir güruh. Dünya bu..Tabii ki Türkiye’de de gölgesi olacak. Kahvehanelerimizdeki gençlerimizin çoğunluğu iki yıllık yüksek okul mezunları. Kimliklerini ve kişiliklerini yitirmek üzere olanlar bizim evlatlarımız. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar şimdi bu insanlar, eğitim ordusunun tornasından geçmiş, insanlık üzerine kanlı senaryoları yöneten mekanizmalarda para karşılığında çalışıyorlar. Bizler TV ve bilgisayarlardan sadece izlemek ile yetiniyoruz. ’’ Ahh ahh! ’’, ’’ Vah vah!”’ ile ömrümüzü tüketiyoruz. Aslında beklediğimiz güzel bir ölüm, toprağın altına girmek ve olabilecek kanlı senaryoları görmemek.
Her şey insan için.! 25 sene önce meydanlarda, kapalı salon toplantılarında düzenlenen, küçük seminer çalışmalarında “Her şey insan insan için.!” deniyordu büyük bir mütefekkirin ağız tadı ile. Canlı bir söylem idi, heyecanlı idi. Doyurucu idi. Bir kaç numune var idi. Ve heyecanlandırıyordu. Şimdi, oğluma bakıyorum, kızıma bakıyorum, siz de bakın tarafsız bir gözle. Gençliğin fotoğrafını okuyacaksınız. Ve yüreğiniz kan ağlayacak. Bize bırakılan bu toprakları, biz aynı saflık ve berraklık ile devredemeyeceğiz. Bizden sonrası değil, evlatlarımızdan sonrası tufan. Bu insanlar bizim evlatlarımız ise, neden bunlar başkasına hayat hakkı vermez. Hani her şey insan için idi. Peki insan kim? Ve bu insan kimin için var?
Yaratılmayan bir mahluk var mı? Yok! Peki yaratılanın, diğer bir yaratığa karşı üstünlüğü nedir? Seçilmişliği mi? Kesesinin şişliği mi? Diplomasının birkaç tane olması mı? Elindeki keleş denen silahın varlığı mı? Dünya siyasetindeki rolü mü? Her şey insan için değil galiba diyesi geliyor insanın bazan.. Beni durduran sade bir doğru var. Tüm varlıkları yaratan bir yaratıcının olduğu. Ve yaratılanların hepsinin kendisine ibadet edeceği anlayışı içerinde sistematik bir imtihana tabi tutuluşudur. Bazen derim ki ’’ iyi ki sen veya siz Allah olmadınız.’’ Yoksa sizler kimseye hayat hakkı vermezdiniz. Veremezsiniz de. Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.
Yorumlar kapalı.