İnternette gezinirken “Azerbaycan’da yine Türk bayrağına yasak” başlığını görünce nedense hiç şaşırmadım. Haber başlığının altında, “Azeri ‘Azadlık’ gazetesi, Türk bayrağı asılmasının yasaklandığını duyurdu./ Azeri yetkililer, bu karara herhangi bir gerekçe belirtmedi. Ancak yasak kararının yönetimin üst kademesinden çıktığı konuşuluyor./ Azerbaycan, daha önce Türkiye-Ermenistan ilişkilerini normalleştirme sürecine tepki göstermiş, gayri resmi olarak Türk bayrağını yasaklamıştı./ Ankara ile Bakü arasındaki gerginlik normalleşme protokollerinin rafa kaldırılmasıyla düzelmişti. NTV”
Uzun uğraşlardan sonra Azadlig.com’a ulaşmayı başardım; haber aynen doğruydu.
Azerbaycan’da yayınlanan ‘Azadlık’ gazetesinin internet sitesinde yer alan haberin detaylarında, ulaşım araçları ve “diğer bazı yerlerdeki” Türk bayraklarının kaldırılması talimatı verildiği, bu talimatın Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’ndan verildiği bilgisine ulaşıldığı, buna paralel olarak, talimat doğrultusunda yalnızca Türk bayrağı değil “Bir millet, iki devlet” yazılı sloganların da kaldırılmasının emredildiği bilgisi medya kanallarımızda büyük dalgalanmalara yol açtı.
Sadece taşıtlardaki Türk bayraklarının yasaklanması yönündeki talimatın ilk önce Ulaştırma Bakanı tarafından verildiği yorumu yapıldığını, ancak genelgenin “başka yerleri” de kapsamasının dikkat çektiğinini belirten Gazete haberi üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı’nın Azerbaycan Dışişleri’nden konuya ilişkin bilgi istediği öğrenildi.
Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski ile Ankara’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu, kendilerine Azerbaycan’daki Türk bayraklarının indirildiği şeklinde bir bilgi ulaşmadığını belirterek, “Bu tür haberlerle dost ve kardeş ülke Azerbaycan ile Türkiye arasında kimse herhangi bir sıkıntı varmış hissi uyandırmamalıdır. Bizim için Azerbaycan ve Türkiye bayrakları aynı ölçüde saygı duyulan bayraklardır. Bu konuda hiçbir kriz yok, yeni bir kriz ortaya konmaması lazım” diye konuştu.
Soğuk Savaş döneminin Sovyet Politbüro’sunda yetişen, bugünkü Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in babası Haydar Aliyev’in Türk milletine yutturduğu en büyük afyon; “İki Devlet, Tek Millet” safsatasına hiçbir zaman inanmadım. İnanmadım çünkü, Azeri milletinin büyük çoğunluğunda böyle bir duygu samimiyetinin olmadığına kesin kaniyim. Çok küçük bir Azeri azınlığının bu yönde samimi bir inancı varsa da, onların da Azerbaycan’da etkinlikleri hemen hemen hiç yok. Bugünkü Azeri yönetim; askeriyle, bürokrasisiyle, sivil toplum yapılanmasıyla, akademik çevreleriyle büyük oranda Rus yanlısı, kokuşmuş bir yapının etkisiz elemanı olmaktan öte bir varlıkları olmayan yığınlardan ibaret.
Bu son durum üzerine benim asıl merak ettiğim konu, haberi okuduğum ilk dakikadan beri, haber portallarında ısrarla Genire Paşeyeva’nın bir açıklaması var mı diye yaptığım tüm araştırmalarım sonuçsuz kaldı. Sayın Paşayeva’dan hiç ses seda yok. O, şimdi suskunları oynuyor. Çok mu önemli diyecek okurlarım için hemen cevap vereyim; evet çok önemli.
Ermenistan’la “Protokoller” gündeme geldiğinde, Türkiye-Ermenistan arasında oynanan 2010 Dünya Kupası grup eleme maçı öncesi yaşanan bayrak krizinde Türkiye’ye gelip dili bir karış, Türk milletinin hassasiyetleri ile oynayan, kapı kapı dolaşıp toplumu hükümet aleyhine manipüle etmeye çalışan şu meşhur Azerbaycanlı kadın parlamenterlerden, Genire Paşeyeva’dan bahsediyorum.
Her sıkıştıklarında, özellikle de kendilerine ayrıcalık tanınmaksızın, Türkiye Cumhuriyetinin Türki cumhuriyetlere yönelik uluslararası platformlardaki diplomatik ataklarına hep köstek vurmayı kendine misyon edinmiş Azeri yönetiminin Türkiye masası şefi/elçisi gibi çalışan Genire Paşeyeva ve yandaşlarından niçin ses seda yok?
Yarın bu sorunun cevabını aramak üzere şimdilik esen kalın.
Yorumlar kapalı.