HAYAL KURABİLMEK
Dünkü yazımda Karadenizde gördüklerimizden bahsetmiştim ve edindiğimiz izlenimlerin bir kısmını, kendi görüşlerimizi de ekleyerek siz kıymetli okurlarımla paylaşmıştım. Bunları niye yazıyorum, niye paylaşıyorum dersiniz? Sadece örnek olması, yol gösterici olması, fikir vermesi için. Başkaları neler yapıyor, değişik yörelerde neler yapılıyor, nasıl yapılıyor, “biz niye yapamıyoruz, neden yapamamışız, neler yapmalıyız, nasıl yapmalıyız”ı sorgulamak, biraz da sesli düşünmek için. Yoksa bizim şahıslarla, kurumlarla şahsi bir işimiz olamaz, yoktur da. Ama ister istemez maksadımızı anlatırken de bir yerlere dokunuyorsa, dokunursa, buna da yapacak bir şey yok. 2003 yılında kurulan, daha 7 yıllık, çiçeği burnunda bir Ziraat Odasının, hem de üye sayısı Tosya’nın üçte biri ise, İlçenin nüfusu Tosya’nın dörtte biri ise, bu Odanın çalışan 4 personeli, 9 tarım danışmanı, 4 tane resmi arabası varsa, bir şeyleri sorgulamak, en azından üye çiftçilerimizin ve kamu oyunun bazı hususları bilmesi, bazı şeylerin farkına varması gerektiğini düşünüyorum.
“Bi kere yapacağınız işin hayalini kuracaksınız, hayalini “kuramadığınız” bir işi yapmanız, yapsanız bile başarılı olmanız mümkün değil” diyor bilenler. Uçuk kaçık olmamak kaydıyla hayal kurmanın hiçbir zararı yok ne hayal kurana, ne de topluma. Onun için hayallerimiz olmalı, olabildiğice hayaller kurmalıyız, hem kendimiz, hem temsil ettiklerimiz, hem de Tosya için. Biz de bu günden başlayarak Tosya için hayaller kuracağız birlikte. Belki hayal kurma melekeleri tamamen dumura uğramışları hayaller kurmaya yönlendirebiliriz, hayaller kuranların da daha güzel hayaller kurmasına vesile oluruz,kim bilir?
Hayalleri kimler kurar? Geleceğini kafasında şekillendiren gençler kurar. Ailesine iyi bir gelecek temin etmek isteyen “sorumlu” aile reisleri kurar. Hizmet kurumlarında görevli kişiler kurar. Sivil toplum örgütleri yöneticileri kurar. Hele hele belli bir meslek grubuna hizmet etmek üzere kurulan, o grubun resmi tek temsilcisinin yöneticisi iseniz, o zaman daha da büyük hayaller kurmak zorundasınız. Yoksa “mahkemeye kadıya mülktür, burası benden sorulur, kimseye hesap vermem” der, seçimle iş başına geldiğinizi, artık insanların lafa değil, işe bakarak oy verdiklerini unutursanız, eksiğinizi, hatanızı, kusurunuzu göremezsiniz.
Gün gelir seçimle geldiğiniz makamlardan yine seçimle gidersiniz. Görev yaptığınız uzunca seneler içerisinde yaptığınız icraatlar, kendi yönetim kurulunuzdan bile gizlediğiniz, yardımcınızın bile haberinin olmadığı, hatta yıllardır aldığınız ve hakkınız olan maaşınızı “aman vatandaş duymasın, aramızda kalsın, ayıp olur, maaş almıyorum diyordum herkese” diye yeni yönetimden ricalar da etseniz de gün yüzüne çıkar ve emsal gösterilirsiniz.
Temsil ettiklerinizin, en yüksek makamında oturduklarınızın hayalini kurmak zorundasınız. Neyi hayal edeceksiniz? “Hizmet için” o makama gelmişseniz nasıl daha iyi hizmet ederim, neler yapabilirim, neler yapılabilirin hayalini kuracaksınız. Ama hizmet için değil de, o makamın havası için, falan yerin başkanı, filan dairenin müdürü desinler diye gelmişseniz hayal kurma melekeniz de dumura uğrar. Kendi kendinizi kandırırsınız, nefsinizi tatmin edersiniz o kadar.
Ama gece olup da yastığa başınızı koyduğunuzda, sorumlu da olsanız, sorumsuz da olsanız asıl kendinizle yüzleşirsiniz. Herkesi ikna edebilirsiniz yaptıklarınızın doğruluğuna; fakat kendinizi kandırmanız asla ve asla mümkün olmaz. İşte o zaman eğer varsa, vicdan azabınız sizi kurt gibi içten içe kemirmeye başlar. Rahat uyuyamazsınız, uykularınız kaçar. Uykularımızı kaçırmadan, vicdan azabımızın bizleri kemirip bitirmediği işler yapmak, Tosya için güzel hayaller kurmak temennisiyle bu günlük hoşça kalın…….
Yorumlar kapalı.