Yüce Allah’ın yasakladığı duygu ve davranış biçimlerinden birisi olan ve de kötü huylar cümlesine giren ruh hallerinden birisi de hasettir.
Haset: Kişinin, başkalarının sahip olduğu şeye bakarak. “Benim yok da, onun niye var? Onun da olmasın.” Düşüncesiyle kıskançlık ve istememezlik hali içine girmesi demektir.
Bu haset hali kişiyi yakıp yok eder. Onu mutsuz etmeye yeter. Çünkü hasetçi. Her yerde ve her zamanda haset edecek bir şeyler bulur. Kahrolur. İçten içe kendisini yer bitirir. Bundan dolayıdır ki Çok hasetçi insanların ya sağlıkları bozuk olur, ya da cılız bir bünyeye sahip bulunurlar.
Bazıları, “benim var. O halde, onun da olsun.” Diye düşünürler. Bu düşünce çok saygıdeğerdir. İslam’n öğrettiği ve öğütlediği bir düşüncedir. İmanın kemalinin işaretidir. Nitekim Resul-i Ekrem efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurur. “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği iyi ve güzel şeyleri mümin kardeşi için de isteyemediği müddetçe imanı kemale ulaşmaz.”
Bazıları, “benim var, fakat başkalarının olmasın.” Diye düşünürler. Bu düşünce İslam’ın kınadığı ve adına bencillik dediği kötü bir ruh halidir. Bu ruh hali de kişiyi mutsuz kılar. Hatta ileriki mertebelerde, şirk adı verilen bir büyük günaha kadar götürür ki, nu günahı Allah affetmez. Çünkü bu düşünce tarzı, kişinin, gönlünde sahip olduklarını tanrılaştırmasına sebep olabilir.
Bir filozof şöyle der: “Kişinin Tanrısı, telaffuz ettiği isim değil, hayatını yönlendiren kudrettir.”Hayatımızı yönlendiren kudret ile telaffuz ettiğimiz tanrı ismi aynı değilse orada iman değil, şirk vardır.
Bazıları da, “ benim yok, o halde, onun da olmasın.” derler. İşte bu düşünce hasedin birinci ayağını ve birinci basamağını ifade eder.
Bazıları da, “Benim yok da, onun niye var? Onun ki de yok olsun, helak olsun.” Zihniyetini taşırlar. İşte bu zihniyet insanı helak eder. Bu zihniyeti taşıyanların şerrinden korunmak için Allah’a sığınmak gereklidir.
Sözünü ettiğimiz haset, ikinci ve üçüncü maddelerdeki ruh halidir. Haset insana her türlü kötülüğü işlettirebilir. Kur’andan öğrendiğimize göre; Haset Hz. Âdem’in iki oğlundan birinin öbürünü öldürmesine sebep olmuştur. (Kabil’e Habil’i öldürtmüştür.)
Haset; Hz. İbrahim’in eşinin Hacer’i kıskanması sebebiyle Hz. Hacer ve Hz. İsmail’in Mekke Vadisine hicretine sebep olmuştur.
Hz. Peygamberimizin eşleri arasında vuku bulan haset, Arşı A’la’da ma’kes bularak Hz. Peygamberimizin üzülmesine ve Tahrim Suresinin nüzulüne sebep olmuştur.
Hz. Peygamberi kıskanan Ebu Amir isimli Medineli bir bilgin kişinin Hıristiyan olmasına ve sonra da Bizans ülkesinde kimsesiz bir kişi olarak ölüp gitmesine sebep olmuştur.
Bu olayları hatırlayınca şunu anlıyoruz; Demek ki, haset denilen fenalıktan kurtulmak o kadar da kolay bir iş değildir. Çok ciddi bir nefis mücadelesini gerektirmektedir.
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Keriminin Felaq Suresinde, Müslüman’a dıştan gelebilecek olan şerlerden dolayı Allah’a sığınmayı emreden ayetlerin sonuncusunda şöyle buyuruyor. “(Ey resulüm) Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden de Allah’a sığınırım. De”
Hz Peygamberimiz de bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor. “Haset etmekten sakının. Çünkü Haset, ateşin odunu yiyip, yakıp kül ettiği gibi sizin iyiliklerinizi yiyip, yakıp kül eder.”
Haset ile bir iyiliğe ulaşılmaz, ancak gönül daralmasına ulaşılır. Haset huzursuzluğun kaynağıdır. Hasetçi ne kendisiyle ne de çevresiyle barışık değildir. Ruh hali hep sıkıntılıdır.
İmrenmek ile haset arasında fark vardır. İmrenmek günah değildir. İmrenen insan kendisini ileriye sevk edecek neticelere bakıyordur.
İmrenmek: Bir kimsenin; “Falanca kişi şu iyilik ve güzelliklere ulaşmış. Ne mutlu ona. Ben de ulaşmayı isterim. Bunun için gayret etmem gerekir.” Düşüncesidir.
Hasetçi, ise şöyle düşünür. “Falan kişi şu nimetlere veya şu iyiliklere ulaşmış. Allah Kahretsin. Nasıl oldu acaba! Dilerim en kısa zamanda helak olsun, ulaştığı iyilikler de yok olsun.”
Netice itibariyle Haset Dinimizin yasakladığı, kişinin kendisine ve çevresine zararlı olan bir günahtır. Yüce Allah da Bunun için yasaklamıştır.
Sözlerimizi bir Hadis-i şeriften alınan şu cümle ile bitirelim Hz. Peygamberimiz buyuruyor. “Ey Allah’ın kulları! Birbirinize haset etmeyiniz.”
Allah’ın rahmeti, bereketi ve mağfireti hepimizin üzerine olsun.
Muhsin Özdemir
Yorumlar kapalı.