Ramazan ayından önce Müminun suresinin ilk ayetlerini yazılarımıza konu edinmiştik. Bu şekilde surenin 8. ayetine kadar gelmiştik. Rabbimiz Teala bu ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor; ” Onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”
Emanete riayet etmek, verdiği sözde durmak bir müminin en temel özelliğidir. Aslı arapça olan “emanet” ile “emniyet” aynı kökten gelir. Emanet sahibi demek, emin/ güvenilen kimse demektir. İnsanların kendisine güvendiği ve kendisinin de insanlara güvendiği kimsedir.
Güvenilir olmak ve sözünde durmak peygamberlerin de en temel özelliklerindendir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem daha peygamber olmadan önce bile insanlar tarafından güvenilen kişi anlamında “el Emin ismi ile isimlendirilmiş idi. Herkes ona güveniyordu. Doğruluğu, dürüstlüğü konusunda hemfikirdi. Allah tarafından kendisine peygamberlik verilip de bunu insanlara açıkladığında, Onu kabul etmeyenler dahi Ona “sen yalancısın, yalan söylüyorsun” dememişler, diyememişlerdir. Güvenilir olmak ve karşısındakine güvenebilmek toplum hayatında son derece önemlidir. Toplumun çekirdeği olan ailede eşler birbirine güvenmelidir. Güven olursa huzur olur. Mutluluk olur. Beraberce her zorluk Allah’ın izniyle aşılır. Güven olmazsa güvenin yerini hiçbir imkan, hiçbir şey dolduramaz. Ailede huzur kalmaz. Güven sorununun durumuna göre aile yıkıma kadar gidebilir Allah korusun. Ticarette Ortaklar birbirine Güven duyabilmelidir. Piyasada güven olmalıdır. İdareciler piyasaya güven verecek politikalar geliştirmelidir. Güven olmazsa piyasa kilitlenir, işler yürümez. idare edilenlerle idare edenler de birbirine güven duymalı, güven vermelidir. Kısaca hayatın her alanında güven duygusuna ihtiyaç vardır. Kendisine güvenilen kimse Allah’ın sevdiği kimsedir.
Bakınız ticarette güvenle ilgili, güvenilen kişi ile ilgili Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor: Güvenilir, dürüst tüccar kıyamet gününde peygamberler sıddıklar şehitler ve salihlerle beraber haşrolunacaktır. (ibni Mace, Ticaret, 1 )
ŞEVVAL ORUCU
Her farz ibadetin bir de nafile, yani sünnet olanı vardır. Söz gelimi farz olan namazların yanında nafile/sünnet olan namazlar da vardır. Farz olan zekatın yanında fazladan yapılan hayır hasenat cinsinden sadakalar da vardır. Aynen bunun gibi farz olan Ramazan orucunun yanında sünnet olan oruçlar da vardır. Namazın sünnetlerini kıldığımız gibi orucun sünnet olanlarını da tutmamız ahiret kazancımız açısından çok iyi olacaktır.
Pazartesi-Perşembe oruçları, her kameri ayın 13, 14 ve 15. günlerinde tutulan oruçlar ve Ramazan’ın ardından gelen Şevval ayında tutulan 6 günlük oruç gibi. Bunlar zorunlu olmamakla beraber tutulursa çok sevap olan oruçlardır. Şu anda Şevval ayı içerisinde bulunuyoruz ve bu altı günlük orucu tutabiliriz. Peygamberimiz sallallahü ve sellem Şevval ayı orucu ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır. “Kim Ramazan orucunu tutar, arkasından da şevvalde 6 gün oruç tutacak olursa yılın tamamını oruçla geçirmiş gibi ecir ve mükafat kazanır. (Müslim, Sıyam, 204) Şevval orucu 6 gün peş peşe tutulabileceği gibi aralıklı olarak da tutulabilir.
Rabbimiz Teala yaptığımız ve yapacağımız bütün ibadetleri dergahı izzetinde kabul buyursun amin.
Halil İbrahim Sabırlı
İlçe Müftüsü
Yorumlar kapalı.