“Güven vermek, dağları aşmaktan daha zordur” demiş bilenler. Güven, insan
hayatını perçinleyen, dürüstlüğünü, iyi niyetli olmayı ve itimadı ortaya
çıkaran en önemli unsur. Aynı zamanda güvenilir olmak, size verilen değerin de
göstergesidir. Sizin de güvenebileceğiniz insanlar mutlaka olmalı, yoksa size
de kimse güvenemeyebilir. Güvenilir olmak o kadar zor bir olgu olmadığı gibi,
insanların karakter yapıları ile alakalı olan bir şeydir.
Bir işin en büyük yanı güven duymaktır. Birileri size güven duyabiliyor ise
bu sizin açınızdan çok büyük bir kazançtır. Ama bu güveni boşa çıkarmak da,
sağlamlaştırmakta sizin ellerinizdedir. Çıkar için ve yanlış amaçlar peşinde
koşulan durumlarda verilen güven, ya da vermiş olduğunuz güven, size çok paralar
kazandırabilir, ama şunu da unutmamak gerekir ki, karakter olarak ve kişilik
olarak size birçok şey kaybettirecektir.
Güvenimizi sarsacak kişilerden uzak durmaya çalışmalı, genellikle kendi
işimizi kendimiz halletmeye çalışmalıyız. Hiç olmazsa kazananda siz olursunuz
kaybedende siz olursunuz. Kimseye zarar vermiyor ya da kimseye fayda sağlamıyor
iseniz yine burada bir problem var demektir. İnsanlar eleştirecekler, tenkit
edecekler sizi. Unutmayın “meyveli ağacı taşlarlar”. Hiçbir aktivitesi olmayan,
kös kös masa başında oturan, hatta o makamları işgal eden kişilerden hayır
gelmez. Dolayısıyla aktiviteleri olmadığı için eleştirilmezler de.
İşin garip tarafı toplum hem bu tür kişileri eleştirmez, hem de değer
verir. Hele işi düştüğü zaman hatır gönül meselesi işini halletmişse değme
keyfine; daha ondan iyisi yoktur. İyi de kardeşim toplum kusura bakma ama
senden mi ibaret? Adam sadece senin işine yarıyor, senin işini görüyor, ya
diğerleri? Haklıya hakkını vermek lazım. Karşılıklı çıkar pencerelerinden
bakarsanız gerçeği göremezsiniz.
“ Sevdiklerini kaybedebilirsin, dostlarını kaybedebilirsin, hatta her şeyini
kaybedebilirsin ama kendine olan güvenini kaybedersen, hiçbir şey kazanamazsın”
Kendine güvenen, kendisine güvenilenlerden olmak temennisiyle hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.