Gurbet ne zaman biter, dönüş hangi zamana gizlenmiştir bilinmez. Meçhul bir yarın beklentisidir gurbet insanının hasretliği. Gurbet insanının yüreği yaralı, gözleri fersizdir. Her halden bir anlam çıkarır. Duygu insanıdır Anadolu’nun çilekeş gurbet yolcusu. Her manzara bir ibrettir ona. Daha bir hassastır yürekler, memleketten uzakta yapabilirim sandıkça gurbet duygusu esir alır onu.
Rüzgâr başka konuşur, akan su başka, dal başka söyler türküyü, çiçek başka kokar gurbette. Kalp başka atar, sevgili başka özlenir. Yürek başka çağlar, kalp başka titrer. Gurbete düşen bîçare gönüllü her mevsimi ayrı yaşar. Hiçbir mevsimi kendi mevsiminde yaşayamaz bir türlü. Kış ortasında yaz, yaz sıcağında kış yaşatmaz mı insana gurbetçilik. Hüzün baş tacı edilen ağır yüktür, tepesinde gezinen. Kavuşma zamanı iple çekilir. Büyük ümitlerle beklenir. Kader, bir gün gurbetçiye de güler elbet!
Peki, herkesin gurbeti bir midir? Pek tabi ki değildir. Mevlana’nın gurbetiyle, keremin gurbeti, Almanya’daki gurbetçimizin gurbetiyle, köylü aşığın gurbeti, sevdalı yüreklerin gurbetiyle mahpusun gurbeti bir mi? Hele de anlaşılmayan bir şahsiyetin kendi içindeki gurbetiyle, zulmün pençesine düşenin gurbeti de pek tabi ki farklı farklı olacaktır. Getirdiği yükün katmerlenme derecesi de ha keza ona göre… Evet, gurbette özlemek başkadır sevmek başka, gurbette aşk başkadır memleket sevdası başka. Hele de sevdiğiniz birisini ya da birilerini gerilerde bırakmışsanız. Memleketi sevme nedeniniz daha bir başkadır.
Ne demiş büyük üstat Necip Fazıl Kısakürek;
“Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!..”
Kasırga olup esmek, güneş olup doğmak, yağmur olup yağmak… Neler olmak, neleri göze almak istemezsin ki sılana, sılandaki bekleyenlerine kavuşmak adına. Kalbin kanatlanarak gittiği yere, bedeninin gidememe hali ne kadar hazin, ne kadar yorucu, ne büyük bir iç burkuntusudur bilir misiniz? Bir çaresizlik fotoğrafıdır her türlü gurbetin karşılığına denk düşen. Hep eksiktir bir yanınız. Ve o eksik parça bir türlü yerine konulamaz siz isteseniz de. O boşluğu hissedersiniz her daim. Gittiğiniz her diyara, boşluğunuzu da alıp götürürsünüz. Yâd ellere giden herkesin hissettiği ortak acıdır gurbetçinin içini sızlatan.
Vesselam hüzündür gurbet, mahzundur gurbet yolcusu…
Yorumlar kapalı.