Gündemin
ikinci anaforu CHP’de Baykal’ın tetiklediği fırtına.. Birileri CHP tarlasını
iyi sürmüş, iyi sürmekle kalmamış iyi tohumlamış olmalı ki; 2008’lerde
başlayan, 2010’larda yeşeren filizler bugün ürün vermeye başladı. Daha dünün
yeni yetme bebeleri –bir komplo ile saha dışına ittikleri- 43 yıllık duayen
siyasetçi Deniz Baykal’a çemkirmeye, Onu itibarsızlaştırmaya yeltenme cesareti
bulabiliyorlar. Sadece Baykal mı, elbette değil; partinin eski ağır topları,
aklı başında teorisyenleri toptan “ayrık otu” muamelesi görmeye
başladı.
Hiçbir
zaman CHP’li olmayan, gelecekte de olmayacak biri olarak bu manzaraya bakıp
ellerimi ovuşturarak “oh olsun!” ya da “beter olsunlar”
nobranlığında değilim. Ülkemiz için “yerli ve milli” iktidar
kadar, “yerli ve milli” muhalefetin gerekliliğine tüm
içtenliğimle inanan bir insanım. Muhalefetsiz bir siyasi yapının demokrat bir
yapı olamayacağını akl-ı selim sahibi herkes teslim edecektir. Konuya bu temel
anlayıştan hareketle baktığımızda muhalefet cephesinin en büyük odağı CHP’de ne
yazık ki- manzara içler acısı.
Hatırlanacağı
üzere Baykal, CNN Türk’te katıldığı bir yayında “Halep Sünni İslam
kentidir. Bu kenti Rusya’nın, Esad’ın himayesine teslim etmek üzerine bir
politikayı çok ciddi sorgulamak lazım” demiş ve Genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğlu’nun 2011’denberi ısrarla savunduğu Suriye/Esad politikasına ters
köşeden bir darbe vurmuştu.
Sol Haber Portalı’nda
yer alan bir habere göre, CHP üyesi Av. Volkan Hüseyin Ertem, Baykal’ın “mezhepçi
yorumlarda bulunduğu”nu, bu açıklamaların tüzüğe göre parti suçu
olduğunu, parti içi huzursuzluklara neden olduğunu ve partinin tüm program ve
görüşlerine ters düştüğünü kaydederek, partiden kesin ihraç edilmesi talebini
bir dilekçe ile genel merkeze iletti. Parti Meclisi’ne doğrudan başvuru
yapılamadığı için, Başkanlık makamının kendisine iletilen dilekçeyi, PM’ye
havale etmesi gerekiyor.
Dediğim
gibi, “birileri CHP tarlasını iyi sürmüş, iyi sürmekle kalmamış iyi
tohumlamış” ki, bugün filiz veren o tohumlar, Baykal’ın bir ömür
verdiği siyasi müktesebatını geçmişin “kubbede bıraktığı hoş bir seda”
olarak bile kabullenememekte, istiskal ederek itibar suikastine yeltenecek
cesareti gösterebilmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “AKP’ye can simidi
oldu” oldu diye değerlendirdiği olaya ilişkin Baykal’ın yaptığı yeni
açıklamasında “Ne yapalım beter olsun diyecek değiliz. Terörle mücadeleye
destek olmak hepimizin görevidir. AKP’ye karşı çıkmakla Türkiye’ye sahip
çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir” sözü
kelimenin tam anlamıyla Kılıçdaroğlu’nu şoka sokmuş olmalı. Nitekim hafta
içinde yapılan MYK toplantısında Baykal’ın sözlerine tepki
gösteren MYK üyelerine Kılıçdaroğlu’nun “Bu konuyu daha fazla
gündemde tutmayın. Türkiye’nin sorunlarına odaklanalım” diyerek
ayak sesleri duyulmaya başlanan fırtınanın işaret fişeğini görmemezlikten
gelmeyi tercih ettiği kulislere yansıyan bilgiler arasında.
Gerçekten
aklım hafsalam almıyor; dün “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen
ulusalcı CHP’den bugün “PYD terör örgütü değildir” diyerek
HDP/PKK/PYD hamiliğine nasıl evrildiğini anlamak, kendi tabanı olan sosyal
demokrat sosyolojiye bunu kabullendirmek, doğrusu siyaset bilimcilere çokça
veri sunan bir araştırma konusu olmayı hak ediyor.
İşin
enteresan tarafı, Deniz Baykal’ın bile artık isyan ettiği Kılıçdaroğlu’nun
politik söylemlerinin HDP/PKK çizgisine paralellik göstermesi. HDP Eşbaşkanları
Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş’ın YPG’yi terör örgütü olarak
görmediklerini açıklaması, Güneydoğu’da masum insanları katleden teröristlerin
cici çocuklar olarak gösterilmesi, Rusya ile yaşanan krizde Moskova’dan yana
taraf tutulması, seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ‘diktatör’
yakıştırması, ihanet bildirgesine imza atan sözde akademisyenlere övgüler
düzülmesi gibi toplumda çokça tartışılan konularda, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun adım adım o Eşbaşkanları takip ederek aynı argümanlarla
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve AK Parti iktidarını –çoğu zaman haddini,
edep ve ahlak sınırlarını aşan- yerden
yere vuran eleştirilerde bulunması halk arasında dikkat ve ibretle takip
ediliyor.
Önümüzdeki
gündemin en can alıcı sorusu; “CHP, HDP’lileşti mi?.” Cevap
sizin..
Yorumlar kapalı.