“İnsanı ihtiyarlatan geride bıraktığı yılların
çokluğu değil, ideal yokluğudur” der ve ekler bir düşünür “Yıllar cildi
buruşturur, fakat idealsizlik ruhu öldürür” İnsan ölü olmamalı, ölü gibi hiç
olmamalı. Yaşının gereği ne ise, elinden gelen ne ise, faydalı yararlı ne
yapabilecek güçte ise, onu yapmanın, başarmanın gayreti içerisinde olmalıdır.
İdealleriniz yoksa, bir hedefiniz yoksa hiçbir şey yapamazsınız, elinizden bir
şey gelmez.
Yarının bu günden daha iyi olacağı ümidiyle
yetinmek yerine, hemen bugün, yarın uyandığımızda kendimizi önceki günden biraz
olsun daha iyi hissetmemizi sağlayacak bir şeyler yapabiliriz. Mesela bir
önceki gün hiçbir şey yapamamışsak bugün, kahvaltıdan sonra hava müsait ise
çarşıya arabamızla değil, yürüyerek gelebiliriz. Gelirken de etrafımızı
gözlemleme şansını yakalayabiliriz. Osmanlı Parkındaki yaralı bir köpek yavrusu
dikkatimizi çekebilir mesela. Azıcık ilgi gösterdiğinizde yavrucaktaki karşı
ilgiyi hayretle seyredebilirsiniz, kendinize isterseniz bir hisse mutlaka çıkarırsınız.
Kış dolayısıyla gece dondan patlamış bir musluk
görebilir, su arızayı arayabilir, belki de tonlarca suyun boşa akmasını, yok
olmasını önleyebilirsiniz. Böylece “bana ne” hastalığından biraz
kurtulabilirsiniz. Hatta görevlisi vardır amma gözden kaçmıştır belki diye
düşünebilir, kilitli parke yapılması dolasıyle tiretuvarlar kalkınca tamda
virajda yol ortasında kalan itfaiyenin yangın vanasının duvar dibine alınmasını
sağlayabilirsiniz. Böylece olası bir kazayı önleyebilmenin manevi huzurunu
yaşarsınız.
İş yerinize geldiğinizde kapınızın önüne
hafifçe su serptikten sonra, komşularınızı rahatsız etmeden, tozu toprağı
kaldırmadan yavaşça süpürüp temizleyebilirsiniz. Ki “herkes kapısının önünü
temizlese, temiz tutsa, tüm sokak temiz olur” değil mi? Ve yaya kaldırımını
işgal ettirdiğiniz eşyalarınızı tekrar önceki günkü yerlerine yerleştirirken,
gelip geçen insanları düşünerek, lütfedip onlara kaldırımdan azıcık bir geçme
yeri ayırabilirsiniz. Hatta “tapuladığınız” kaldırımdan on santim sen bu tarafa
geçtin, beş santim o, o tarafa geçti diye, hiç de hakkınız olmayan kamuya ait
yaya kaldırımı için bu gün komşunuzla didişmezsiniz, birbirinize surat
asmazsınız.
Hatta bu satırları okuduğunuzda homurdanmaz, Allah
rızası için azıcık haklılık payı var mı diye bir düşünür, konuşacaksanız ondan
sonra konuşursunuz. 2012 yılının bu son saatlerinde, kendi muhasebesini yapan,
hesabı kolay olanlardan olmak dileğiyle, 2013 yılı hepniz, hepimiz hakkında
hayırlara vesile olsun inşallah.Hoşça kalın.
Yorumlar kapalı.