Sözlükler Geleneği , bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar;
Töreyi, bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü;
Teamülü de, Bir yerde, grupta, kültürde eskiden beri yapılagelen şeyler, alışılagelmiş şeyler, öteden beri olagelen davranışlar, tutumlar bütünü olarak tanımlamakta.
Tanımlarda göze batan ilk ve tek ortak payda, her üç deyimin de iç içe geçmiş; biri diğerinden, diğeri öbüründen beslenen bir döngü içinde varlıklarını birbirleriyle görünmez bir ilinti içinde sürdürmeleridir.
Bir kültürün oturtulduğu bir çok tarihi “kaide taşı” vardır. Bunlar o kültürün olmazsa olmazları, yerlerinden oynatıldığında, üzerine inşa edilen tüm değerlerin altüst olmasına sebep olacak ana unsurlardır. Bunların kimi bir Ata Kültü olarak, deyim yerindeyse DNA’mıza yerleşmiş, gündelik hayatta ifadelendirilmeden uyulagelen kabullerden oluşur. Kimileri kanunların yazılı metinlerine hem söz hem de ruh muhtevasıyla sindirilmiş, kuşaktan kuşağa manevi dokunulmazlıkları olan kurallardır ki, toplumların tarihi süreçlerde yaşadıkları köklü değişim dönemlerinde bile bunların dokunulmazlıklarına çok fazla dokunulmamış yada dokunulamamıştır.
Girişte ansiklopedik kaynakların ortak paydasında buluştukları tanımlar dikkate alındığında, başlangıcı, tarihi seyri ve yerleşik sonuçları itibariyle Geleneğin, Törenin ve Teamülün, sosyal bilimlerin farklı alt disiplinlerinin yaklaşımları ile geleneksel toplumların yükledikleri anlamlar arasındaki hem benzerlikleri hem de farklılıkları konusu olarak ele alınmaları, doğabilecek çatışmacı bireysel tercihlerin önüne set germek, toplumsal normların oluşturulmasına sosyal vakıadan hareketle bir zemin kazandırmak olduğunu görmekteyiz.
Bu zemindeki algıların farklı zaman ve süreçlerdeki verilme belki uzun vadede yasal dayanağa dönüşmenin yolunu açabilir. Ancak, bu evrim süreci tamamlanmadan geleneğin, törenin ve teamülün yasalar önüne geçirilmesi; bunlara dayanarak karar inşa edilmesi talebi yanlıştır. Hukuki normlar, daima yazılı olmayan bu sosyal algılardan önce, sosyal hayatın barışı stabilize etmesi adına da birincil bir öncelik taşımalı, ikinci derece ve evrede barışın tesisine destek olan sosyal algılara yönelinmesi doğru olur diye düşünmek lazım.
Bir başka perspektiften bakıldığında, son günlerde sıkça telaffuz edilen, sanki kanunların hatta hukukun üstünde ilahi kaynaklı bir dokunulmazlık zırhı olarak sunulan bu sosyal fenomenleri, hayata kattıkları artı değerler manzumesinden ayırıp tek başına regülatör güç noktasına yüceltmek onları işlevsel boyutunu kökünden koparmakla sonuçlanır ve istenmedik sıkıntıların aracı haline getirir.
Onun diyorum ki, Geleneği de, Töreyi de, Teamülü de tarihsel boyutu içinde kabullenilen dayanaklarında koparmadan yaşatmak, geleceğin inşasında elbetteki canlı ve diri bir güç odağı, toplumsal eğilim ve yönelişlerin gelişip yerleşmesine, normatif yapılanmanın sosyal bağlarını güçlendirmesine yararı olacaktır. Bundan mahrumiyetin doğuracağı boşluklara düşmemek ve yükselen değerlerin sürçmesine meydan vermemek için, onları kendi doğal seyri misyonunda rahat bırakalım. Zorlama yorumlarla bulundukları zeminden koparmayalım ki, ihtiyaç duyulduğunda onları yine yerli yerinde bulabilelim.
Çağın devrimci perspektifinde doğması muhtemel sapmaların önünde –belki- bir emniyet subabı işlevine ihtiyaç duyulduğunda, sosyal bilimlerden yararlanmanın baskın zamanlarında, hakim görüş olarak varlığına muhtaç olacağımız bu algıları yozlaştırmadan yaşatalım. Geçmişimizi yaşadığımız ana taşıyan, her türlü maddi ve manevi değerler bütününü içinde barındıran, toplumsal öz geçmişin kutsallığı yanında bir anlam birikimi hazinesi bu toplumsal dinamikleri, hayatın getirdiği popüler anlayışların raf ömrünü/miadını doldurmuş bir materyali algısında geri dönüşüme uğratmayalım. Onları bir inşa gücü olarak sonsuza dek koruyalım.
Not: İdrak ettiğimiz Ramazan ayının tüm İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Yorumlar kapalı.