GEÇİNE BİLMİYOR MUYUZ?
Evlilik yoluyla, kadınla erkek arasında köklü, güçlü ve sürekli bir bağ kurulur. Bu bağ ayeti kerimede, “O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri de: Kendilerine ısınmanız için, size içinizden eşler yaratması, birbirinize karşı sevgi ve şefkat var etmesidir. Elbette bunda, düşünen kimseler için ibretler vardır” (Rum, 21) şeklinde tarif edilmiştir. Bir başka ayette de, “…Onlar size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz…” (Bakara, 187) buyrularak, eşlerin birbirlerini tamamlayan bir bütün olduğu ve aile yuvasının sevgi, saygı ve merhamet temeline dayanması gerektiği ifade edilmiştir.
Yüce dinimizin devamını istediği aile yuvasının yersiz ve gereksiz sebeplerle yıkılıp dağılması toplumsal bir afete dönüşmektedir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v); “Allah katında en sevimsiz helal” (Ebu Davud) olarak nitelediği boşanma ile taraflar, duygusal yönden hayal kırıklıklarına uğramaktadırlar.
Aile birliğini zedeleyen, sarsan, karı koca arasındaki huzursuzluğa sebep olan her hangi bir durum yokken, boşanmaya kalkmak doğru bir şey olmayıp, Kur’an-ı Kerim’in yasakladığı bir şeydir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’de “…Eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın…” (Nisa, 34) buyrulmuştur. Allah Rasulü de (s.a.v), Allah katında en sevilmeyen helalin boşanma olduğunu belirterek, “Sırf başka bir kadın almak için karısını boşayan kişiye Allah lanet eder” (Ebu Davud) buyurmuş ve erkeklere bu hususta ne kadar hassas davranmaları gerektiğini, Allah’ın hukukuna riayet etmelerini tembihlemiştir. Kişi, hanımının Allah’ın onun gözetimi ve koruması altına vermiş olduğu bir emaneti olduğunu hatırından çıkarmamalıdır.
Rasulullah Efendimiz’in boşanma hususundaki bu tavrı kadınlar için de geçerlidir. Kendilerini boşamaları hususunda kocalarını zorlayan, sırf boşanmak için huzursuzluk çıkaran kadınlar hakkında da “Bir kadın gerekli bir durum yokken, kocasından kendisini boşamasını isterse artık ona cennetin kokusu dahi haramdır” (İbn Mace) demiştir. Belki boşanma pek az kişi için bir çıkış yolu olsa da toplumun geneline bakıldığında, boşanan çiftlerin boşandıktan sonra mutlu bir yaşam sürdüklerini söylemek pek mümkün değildir. Şunu söylemek gerekirse, kadın veya erkeğin heva ve hevesi üzere boşanmaları, hakka ve fıtriyata aykırı bir iştir.
Sevgili Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: “Evleniniz, boşanmayınız. Şüphesiz boşanma sebebiyle arş-ı ala titrer.” (Süyuti) “Evleniniz, fakat meşru bir sebep yokken boşanmayınız. Çünkü Allah zevklerine düşkün erkek ve kadınları sevmez.” (Münavi)
Boşanma, eşler için mutsuz bir evliliği sonlandırmak olsa da ailenin yıkımı demektir. Ayrılmanın kaçınılmaz ve gerekli olduğu durumlarda bile boşanmayla sorunlar bitmeyebilir. Yuvanın dağılmasından en büyük zararı ise çocuklar ve toplum görür. Onlar, en fazla ihtiyaçları olan anne baba sevgisinden yoksun büyürler. Büyük çoğunluğu ya içe kapanık ya da aşırı hırçın olurlar; eğitimleri ve terbiyeleri aksar, topluma zararlı fertler olarak yetişirler.
Bu gibi sebeplerle eşler, hayatın bütün sıkıntı ve problemlerini, el ele verip birlikte, fedakarlıkla çözmeye çalışmalı ve birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Bu da yeterli olmazsa devreye tarafların aileleri girip sorunu çözmeye çalışmalıdır. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Eğer karı kocanın birbirinden ayrılacaklarından endişe ederseniz, o vakit, kendilerine erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf işi düzeltmek isterlerse, Allah onları uyuşmaya muvaffak buyurur. Şüphesiz Allah alim ve habirdir (her şeyi bilir, bütün maksatlardan haberdardır).” (Nisa, 35)
Bu gün görülen tablo o dur ki, ahir zamanın ya da modern hayatın getirmiş olduğu bir takım sıkıntılar karşısında eşler, tahammülsüzlükleri sebebiyle hemen boşanma yolunu tercih etmektedirler. Ne yazık ki çoğu zaman dönüşü olmayan bu fevri tavrın neticesinde insanlar hatalarını anlayıp tekrar birbirlerine geri dönmeyi, yuvalarını tekrar kurmayı arzulasalar da hem her iki tarafın ayrılıklarının ertesinde yaşadıkları bazı gelişmeler hem de dini kaideler sebebiyle bu mümkün olmamaktadır. Bu sebeple İslam Hukuku’nda boşanmanın dönülebilir tarzda yapılması istenmiştir. Bu durum Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilmiştir: “Boşama iki defadır. Bundan sonra ya iyilikle tutma veya güzel bir şekilde salıverme vardır…” (Bakara, 229) Sahabinin uygulaması da bu tarzda olmuştur. Fakat insanlar, Allah’ın ve Rasulü’nün belirlediği yoldan ayrılarak, zulüm ve haksızlık olacak şekilde boşanmadan sakınmaz olmuşlardır. Boşanma konusunda, korunması gereken sınırlar ihlal edilmiş ve aceleci davranarak tüm talak haklarını birden kullanmaya başlamışladır.
İslam hukukuna göre, evlilik üç talakın (boşama hakkının) hepsinin birden veya tedrici olarak bırakılmasıyla sona erer. Alimlerin ifadesiyle ilk boşamada sevgi bağı koparılmış olur, evlilik geride kalan saygı ve sorumluluk bağıyla yine devam edebilir. İkinci boşamada ise saygı bağı da koparılmış olur, kadın isterse devam edilir. Üçüncü boşamada ise sorumluluk bağı da koparılmış olduğundan artık tarafları tutacak bir bağ kalmamış, evlilik bitmiş, ayrılık kesinleşmiş olur. Boşanmış olan kadın başka biriyle yaptığı evlilikten boşanmadıkça artık geriye dönemez.
Unutulmamalıdır ki, aile sadece eşlerden ibaret değildir. Bir taraftan çocuklar, diğer taraftan anne-babalar ve yakınlık derecelerine göre bütün akrabalar bir ailenin uzantılarıdır ve onlara karşı da görevlerimiz vardır. Hızla artan boşanmaların, yıkılan yuvaların önüne geçilmesi için toplum olarak herkese görev düşmektedir.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, ailenin mutlu bir şekilde devamı ve yuvanın yıkılmaktan kurtulması için çok önemli tavsiyeler ihtiva etmektedir. Bir ayet-i kerimede; “…Hanımlarınızla iyi ve güzel geçinin. Onlardan hoşlanmadınızsa, bilin ki sizin hoşlanmadığınız bir şeye, Allah çok hayır koymuş olabilir” (Nisa, 19) buyrulur. Yuvalarımızın huzurlu ve mutlu olması dileğiyle…..
Yorumlar kapalı.