Dün “Fosilleşmiş düşünce kıskacındaki Türkiye!..”başlıklı yazımda yeminle teyit ederek yazdım; 21.yüzyıl Türk demokrasi tarihini okuyacak olan gelecek kuşakların karşılaşacakları “fosil düşünce” örneklerini.. bugün bir başka örnekle daha irdeleyelim; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2009 sonu itibarıyla ülkelerin hukuk karnesini açıkladı. Türkiye ile ilgili istatistikler, Meclis’te görüşmeleri devam eden anayasa değişikliğinin ne denli gerekli olduğunu rakamlarla göz önüne seriyor.
Hafızalarımızı tazelemek için bir not; tüm bu tablolar, bize, Devlet Hazinesini talan edip hortumlayan Siyasi HORTUMCULARIN, Yüce Divan’da nasıl “Aklandıkları(!)” hakkında çok net ve açık bilgiler/fikirler vermektedir. Siyasi VURGUNCULARIN “aklanması(!)” hakkındaki kararları, bir de bu gözle okumak lazım. Gündemdeki Yargı reformu ile ilgili, Anayasa değişikliklerinin, ne derece GEREKLİ olduğunu, bu tablo açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Adına ister değişim deyin, ister ‘Sivil darbe’ deyin, sonuçta Anayasa değişikliği paketinde en çok tartışma yaratan konular belli; Bir idari tasarrufu düzenleyen HSYK’daki yapısal değişiklik ve Anayasa Mahkemesinin kast sistemini “elitlerin vesayeti” altından çıkaracak olan TBMM’nin üye seçmesindeki Yargıya ilişkin tasarruf ve son olarak ta bazen az, bazen devasa oy yığınlarının iradesini arkasına alıp siyasi hayatta varlık gösteren partilerin kaderini 1 Savcı ile 11 atanmış Yargıcın tasarrufundan çıkarıp, Meclis iradesine bağlayan siyaset anlayışının ikame edilmek istenmesi diyebiliriz. Kavgaya sebep bu üç ana unsurun dışındaki konular teferruat.. bunlar arasında da ana unsur Anayasa Mahkemesinin yapısı…
Tartışmaların tarihsel arka planına baktığımızda, Anayasa Mahkemesi’nin kendisi, üye sayısının 17’ye çıkarılmasını, bunun 4’ünü çeşitli kurulların göstereceği adaylar arasından TBMM’nin seçmesini istediğini, bu konuda eski Başkan Mustafa Bumin’in 2003 konuşmasında buna neden ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyduğunu, Türkiye Barolar Birliği’nin hazırlattığı taslaklarda da Anayasa Mahkemesi’ne TBMM’nin sınırlı sayıda üye seçmesi öngörüldüğünü hatırlarsak, sanırım daha isabetli bir noktada durmuş oluruz.
Yorumlar kapalı.