EZİLEN KİŞİLİKLER
İnsanda şahsiyet ve kişilik… Adam gibi adam olmak… Çok önemlidir adam gibi düşünenler, adam gibi adam olanlar, adamgibi adam olmak arzusunda olanlar için. Günümüzde şahsiyetler ve kişilikler makam hırsı, küçük çıkarlar ve ucuz kahramanlıklar için, fikrî, ahlâkî ve vicdani erozyonlara uğrayarak kişiliklerin ve şahsiyetlerin kimliklerini tanımamızı ve anlamamızı o kadar zor hale getirmiştir ki, iyi adam, doğru adam kavramını geçtik iyi insan kimdir, nasıl olmalıdır sorusunun cevabını bulmakta bile çok zor durumunda kalıyoruz kimi zaman.
Kimimizde kendini hor görme kompleksi, kimilerinde bazı büyük görünümlü, aslında çok küçük insanların büyüklük kompleksi, kimimizde de bir şaşkınlık hali sürüp gitmekte… Çevrede o kadar farklı anlayışlar, farklı tavır ve tutumlar var ki, Bu kimlik bunalımı, bu tutum ve tavır şaşkınlığı içerisinde bizler nasıl bir hal ve davranış içerisinde olacağız? Toplum bunun şaşkınlığı içerisinde, siz de içerisindesiniz, ben de içerisindeyim….
Etrafımızda kartvizitine unvanları sığmayan, ya da kendince bir unvan aldığını düşünerek küçük dağları ben yarattım edasıyla dolaşan o kadar çok küçük ve boş insan var ki, Onları görüp, gerçek yüzlerini anladığımda kendime bile haksızlık ettiğimi düşünüyorum son zamanlarda… Büyüklük taslamakta, büyük görünmeye çalışmakla, büyük olunmaz ki… Olunmuyor da değil mi?
Unutulmaması gereken, kartvizitinizde yazan hiç bir unvanın kalıcı olmadığını bilmek. Kişiliğinizi ve insanlığınızı zedelemeden size emanet edilen o unvanı layığı veçhi ile taşıyarak günü geldiğinde o küçük gördüğünüz insanların içine “adam olarak” dönebilmektir. Kahve köşelerinde, park köşelerinde, bilhassa Hanönündeki Parkta yalnız başına pinekleyen, kimsenin selam vermediği, masasına oturmadığı, masaya davet edilmediği; zamanında kadı kıran baş kesen memurları, şefleri, müdürleri, başkanları görürüz zaman zaman değil mi? Unvan bitmiş, tepeden baktığınız insanların arasına ancak “adam olarak” dönülebileceğini anlamışsınızdır ama iş işten geçmiştir. “Adam olarak dönebilme şartı, adam gibi yaşamak, adam gibi davranmak, size emanet edilen görevin, makamın hakkını adam gibi vermek, iş yerinize gelenlerle adam gibi ilgilenmektir.”
Bir Müslüman’ın gerçek şahsiyeti başkalarına karşı hep hürmetli, hep saygılı davranmak, çok mütevazi ve alçakgönüllü olmakla daha çok değer kazanır ve büyür. Aslında mütevazi davranmak, alçakgönüllü olmak Allah’ın bizden istediği şeydir. Şahsiyetini bulmuş, inancını kemale erdirmiş bir Müslüman hiç büyük görünme, büyüklük taslama ihtiyacı duymaz. Başkalarına kuş bakışı ile bakmaz, öyle bir tavır ve tutum içerisine de asla girmez.
“Bir zat bir toplantıya girmiş. Bakmış, mecliste herkes bir daire şeklinde oturmuş. Bu meclisin büyüğü, bunların başı kimdir diye şöyle bir göz etmiş. Oturdukları makama bakarak bir hükme varamamış. Çünkü minderler duvarın dibine aynı şekilde dizilmiş. İlk bakışta meclisin başkanının kim olduğunu anlayamayınca baştakinin kulağına eğilerek sormuş:
“Sizin en büyüğünüz kimdir?” “Yanımdaki” demiş. Ona varmış, “Buranın en faziletlisi sen misin?” demiş. Oda, “Benim yanımdaki” demiş. Ona sormuş, o da aynı cevabı vermiş. Bütün halkayı dolaşmış, kimse büyüklüğü kabul etmemiş. Dönerek yine en başa gelmiş. Soracak kimse kalmayınca şöyle bir bakmış, düşünmüş ve son cümlesini söylemiş:“Ben sizin içinizde en büyüğünüz hangisidir diye soruyor, arıyordum. Meğer içinizde en büyük biri yokmuş, hepiniz en büyükmüşsünüz” der.”
Herkes kendini düzeltmekle, kendi ayıbını, kusurunu görmekle meşgul olmalıdır. İşte biz buna İslâm ahlakı,
Müslüman’ın örnek tutum ve tarzı diyoruz. Unutmayalım kimlik bunalımına düşen insanlar bu duygudan mahrum kalan insanlardır. Kendi gözündeki merteği görmeden, başkasının gözünde saman çöpü arayanlara önemle duyurulur.Hoşça kalın….
Yorumlar kapalı.