Kuruluşu Yahudi sermayesine dayalı, bugünkü sermayesinde de bir Alman Yahudi basın yayın grubunun %25 ortaklık sermayesi bulunan Hürriyet Gazetesini 20 yıl –dile kolay- Genel Yayın Yönetmeni olarak her kademedeki devlet erkini arkasına alıp yönetmiş Ertuğrul Özkök, kendi köşesinde 10 Haziran 2010 tarihli “MAVİ MARMARA İSRAİL’İN TİTANİC’İDİR..” başlıklı bir yazı yazdı. Aslında Onun zekasına yakıştıramadığım için “yazdırılmış” desem herhalde daha doğru ifade etmiş olurdum ama, işin o boyutu oldukça sisli, puslu, bulanık ve karanlık..
Yazının tamamını okuduğunuzda ortaya çıkan tablo ile, 31 Mayıs’tan bugüne İsrailli tüm yetkililerin dillendirdiği Siyonist bakış açısı ve bu bakış açısını dayandırdıkları argümanlar, Özkök’ün yazısında da “tıpkı basım” olarak yerini almış. İsrailli yetkililer Mavi Marmara’nın 32 ülkeden İHH Başkanı Bülent Yıldırımın öncülüğünde katıldığı sivil aktiviteyi, İsrail’e saldırı(!) gibi absürd bir iddiayla kendilerini savunuyorlar. Özkök de İsrailliler karşısında T.C. hükümetinin elini zayıflatmak için, hükümeti suçluyor ve “Bu bir sivil toplum eylemidir, biz burnumuzu sokamayız’ derseniz benim vatandaş olarak itirazım var. Bu kişiler, Türkiye’yi İsrail gibi bir devletle savaşın eşiğine getirecek bir eylem yaptılarsa, her şeyi öğrenmek hakkımızdır” diyerek olayın akıl tutulmazlığına kılıf arıyor.
Yazıda dikkatimi çeken, daha doğrusu Özkök’ün önemle üzerinde durduğu diğer konu; kısa adıyla MİT(Milli İstihbarat Teşkilatı). Bu konuyu irdelerken de tıpkı İsrailli yetkililer gibi, Türkiye Cumhuriyetinin bu hayati derecede önemli kurumunu yıpratmak için, işin içine çekmeye çalışıyor. Olaylara ilişkin açıklamaları takip edenler bilecektir; İsrail de MİT’in başına daha birkaç ay önce atanan müsteşar Hakan Fidan’ı tüm bu olayın müşterek sorumlularından biri olarak hedef tahtasına yerleştirmişti ve halen bu iddiasını sürdürüyor. Yanlış hatırlamıyorsam, Hakan Fidan, MİT müsteşarlığına getirildiğinde İsrail taşeronu gazeteler duydukları rahatsızlığı çeşitli yayınlarına yansıtmışlardı. Öyle anlaşılıyor ki, Hürriyet buradan da kendine bir pay çıkarma amacıyla MİT müsteşarı Hakan Fidan aleyhine yapacağı yayınların ilk ipuçlarını vermiş oluyor.
Şimdi ben bu yazıyı, yaşananların değerlendirildiği bir yorumdan ziyade, dikte ettirilmiş bir yazı ile Siyonist İsrail tetikçiliğinin en ustaca kurgusuyla karşı karşıyayız şeklinde algılıyorum. Hükümete vurarak Başbakanın dünya vicdanını harekete geçiren çıkışına kendince bir darbe vurdum zanneden bu tetikçi anlayışın, bu kadar ahmakça kendilerini ifşa edeceklerini, doğrusu rüyamda görseydim inanmazdım. Anladım ki, tetikçilik insanı sadece kör, sağır ve dilsiz değil; aynı zamanda zihinsel özürlü hale de getiriyormuş.
Yenilmez zannedilen Siyonist İsrail’in yenilmez armadası Titanic, Mavi Marmara buzuluna çarptı ve battı. Özkök ve Özkökgiller, Başbakan Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, İHH Başkanı Yıldırım’ın bundan sonra takip edecekleri rotayı çizeceklerine, ağababaları İsrail Titanic’inin batışına oturup ağıt yaksalar daha isabetli hareket etmiş olurlar. Olayları tersyüz etmedeki mahareti bütün dünyaca iyi bilinen İsrail lobileri bile bu kez sert kayaya çarptıklarının farkında iken, çarpışa çarpışa geri adım atarken, tetikçilerinin bu ustalıkla kurguladıkları kadife saldırganlıklarını anlamak kolay değil. Hele, “Mavi Marmara olayı, Türk siyasi ve diplomatik tarihinin en vahim olaylarından biridir.
Öyle, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun dediği gibi ‘Türkiye’nin 11 Eylül’ü’ değil, olsa olsa Türkiye ve İsrail’in Titanic faciasıdır” gibi dahiyane(!) bir diplomasi tespiti yok mu, insanı çıldırtıyor resmen. Herkesi kendileri gibi kör ve ahmak sanıyorlar…
Yorumlar kapalı.